Bir boşluk içindeyim dolmaz bir türlü içim Neden nasıl niçinle geçip gidiyor ömür Böyle zalim oyunu oynayan alınyazım Kısalmasın ömrümü altın tasla sunduğum
Uzun zamandır böyle hissettiğim duygular Beni ordan oraya sürükleyen kederler Unutulmaz içimde yaşadığım son günler Bırakacaktır beni çalınca kapı ecel
Umut ediyorum ki bu böyle sürmeyecek Bir gün unutacağım mazideki günleri Eskiyip yırtılacak siyahbeyaz resimler
Zincire çekeceğim beni üzen kalbime Hiç kimse girmiyecek gidecekler sürgüne Unutacağım bir gün gözlerinin rengini…
II
Mutlaka bir gün yine unutacağım seni Hatırımdan silecek yeni gelecek günler Çiçekler açılacak değişince mevsimler Kırlarda ovalarda yeşerecek ağaçlar
Nasıl unuturumki bana çizdiğin resmi Yalnızlık biçtin bana kaderin cilvesini Anam babam uzakta sıcak iklimler gibi
Kuşlar uçuyor her gün gökyüzünün altında Bilinmez bir biçimde özgürlük kanat çırpar Gözlerinin ufkunda açan al şafaklarda…
III
Gençliğim uzak kaldı yaşadığım günlere Yaşlı zeytin ağaçlar arasında laleler Papatyalar açardı dağın eteklerinde Akardı şırıl şırıl billûr gibi dereler
Tütünler dikilirdi pamuklar ekilirdi Çoçuktuk bilemezdik yapardık her bir işi Görürdük rüyâlarda kanatlanan düşleri Ruhumuz uçurtmalar balonların kardeşi
Düşlerimize giren uzak şehirler vardı Avuçları sığmayan mutlulukların adı Rüyalarda gezerdik dünyalar bize dardı
Sende unutacaksın bir gün bütün bunları Yaşadığın günleri ayları ve yılları Sarı saman çöpünden çamur kerpiç evleri
VI
Unutacaksın çocuk güzelim köylerini Yelken açıp gidince çok uzak diyarlara Hiç yaşanmamış gibi yaşadığın köyleri Özlemle anacaksın uzak sahiller gibi
Deniz kabuklarına dolacak mutluluklar Başucunda esince deli kavak yelleri Haberini salacak gökyüzündeki kuşlar Ayrılık şarkısını söyleyecek bir mendil
El sallayıpta giden ömrün çiçekli günü Ne zaman anımsasam gözlerimi doldurur Arar dururum yiten garip çocukluğumu
Bindiğinde omzuma hayatın ağır yükü Ve bu sağır sessizlik yaşamanın cilvesi Düşleri kurşunlatır kırlaşan hüzünleri
V
Adım adım yürüdüğüm karanlık yalnızlığın Gölgesinde yeşeren onikibin tohumun Ekili tarlararı eşi yoktur yurdumun Yitip gitti sinede kucağında korkular
Şehirlerin köylerin yokturki bir benzeri Kucağında büyüyen asla unutmaz seni Saatler kurulsada zalim saatin sesi Bastırır uykuları on ikiyi vurunca
Ne güzel yaşamıştık seninle bir zamanlar İçimizi oydular büyük atan tutanlar Çoluk çocuk kız gelin oğul bütün kurbanlar
Hiç bitmedi ülkemde haramiler çetesi Denizleri dağları kervanları kuşatan Hepside birer birer cumhuriyetle söndü!!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
***** DÜŞ HÜZÜNLERİ*****(sone) şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
***** DÜŞ HÜZÜNLERİ*****(sone) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
en çok hüzün mü biriktiriyoruz şairem? sevmelerle yorgun kalpler nasıl islah olur ki? sevilmek hem ömrün katsayısı hele ki sevgi arsızı iken insan... beklentimiz nedir ya da hayatın sunumunda niye tutulur dilimiz? soru sormayı bırakmalıyım belki de ve bu yüzden sığınıyorum kalemin gönlüne ve gerçekten sevdiğim insanlardan vazgeçemiyorum... sevgilerimle sevgili Nurten hanım... kim bilir belki de hüzündür yüreğin tek mermisi yine kendi kendini sorgulayan ve içselleştiren. mutlu kalın hep.