Esmer Yaralar
Gülüşünde esmer yaralar saklı kadınlar tanıdım.
Oturdum dünün ayak sesleri boyu buna şiir yazdım... İçime bak diye bağırdı biri içimde Tren rayları saklıyorum ben K/ömür yüklü trenler geçiyor geceler boyu Esmer kavruk madenciler Ölü, esmer ve kavruk madenciler kazma vuruyor Sabahtan akşama Akşamdan sabaha İçime bak ve dağıt Ve dağla Ve affet bizi Bizden geçti... Tanrıyı unuturken Dilimde öfkeli çocuklar büyüdü küfredebilmenin inanılmaz rahatlatıcı olduğunu keşfettiğim ilk gün .ruspu çocuğuydu evin sokağın şehrin Ve aklın duvarları Annemin gülüşüne yaslanıp yaşlanırım diye düşündüm umutla Geçti dünya üzerimden apansızın ve ahlaksızca Sürdüm tahta atlarımı cadde boyu heyecanlı kalabalıkların arasına Herkes evine dağıldı sonra Evli evine köylü köyüne yaralı yarasına sarıldı kaldı orada... Ağladım Güldüm Tütün kolanyası ısmarlardım bazen Yeni traş edilmiş suretime baba kokar diye. Kestim yüzümü itinayla jiletin değdiği yerden sandılar sızımı Öpüşünün değdiği yerde başlayıp bitiyordu ihtimaller ve ihtilaller zinciri... Gülüşünde esmer yaralar saklı kadınlar tanıdım ve sevdim Bildim ve inandım sonra Tanrının kuşları ve kadınları arasında bir sırdı bizi özgürleştirip parmak uçlarımıza değin param parça etmek... Çingene bir hüzünle sevişiyor artık ağzım göğün altındakilerle Göğün üstündekiler ezdi geçti zevkle çocuklarımı... |
Bu çok iyi, zaman laylaylom işi değil. Böyle acıtmalı insanı...