Rıhtımdaki O Yanlızlık
Tablomu alıp götürüyor zaman
Sıtmalı geminin güvertisine oturtup Veda edecek insanlar aratıyor kalabalığın arasından İskelenin en ucundaki o yanlızlık Tanıyorum gençliğimi teneşirde yıkayan o tâmahkarı Kudurmuş bir köpek gibi aç Ve faşist bir bıçak gibi kana doymaz Eskiden bu gemi Sıtma olmadan önce Göğsümün duvarına hazin aşk ile Sapladığım bu kederli tablonun İtiraf edeyim Tek duru öyküsüydün pera. Şimdi ise güvertedeki küflü kuşlar Güzel gözlerinin üstüne farsça bir ağıt çiziyor Bilinmeyen fırtınalara kafa tutup Akşamları pek bir hırslı Daha kabaca ... İlerliyor gemi Yaralarımı yiyen bir sırtlan gibi Uzaklaştıkça saçlarından Sigara basıyor şakaklarıma Rıhtımın ucundaki o yanlızlık Karada unutulmuş aslan gibi hoyratça Denizi ikiye bölen hazretten haber var pera Kaptan makbere gömecekmiş beni Tasamla batmadan bu sıtmalı gemi Rıhtımın ucundaki o yanlızlığımı kahredip Gel uğurla beni Bayramı unutmaya tembihli yaşlılığıma |