11
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
2185
Okunma

“-çıranın suyu diş enginine ,
kekik yağı (r)domatizmaya
tosbağanın eti gansızlığa
ardıç gıliği gansızlığa, domatizmaya
ne bileyin neye,
neye,
neye…
karpız mide fesadına,
beğenmediğin çöreğotu
bi(r) de canavarın eti her derde deva
saksağanın eti altını ıslatan çocuklara”
eyi gelirimiş.
babam Almanya da bile
ne ilaçlar sürdüyse
kelliği önleyememiş
orada bi(r) epabı tavsiye etmiş
Derviş Emmi keler vurup getirdi ona
bir-kaç saat kor ateşte yaktık,
mubarek yanacak gibi deği(l)
külünü gazyağıyla karıştırdık
bir gece de olsa dayanılacak deği(l)
her yeri aldı bi(r) gazyağı kokusu
devrisi zabah erkenden şampuanlarla yundu
öğüne gelen sağ elini gözlerine siper etdi
işin olcağ(ı) ya yoldan geçen
Üsük Dedenin gözlüğünün tersiyle bile
bakıldı yok!..
“İbiş’de böyüteş var”ımış dediler
har soluk etişdirdi biri
tez elden getirildi
kılı kırk yararcasına eline ğeçiren
inneynen guyu gazıp;
mücüdelemek uçu eyimser
epili bi çabaladı
başka tarafta birileri
epey uğraşıp
o gış gıyamet de; güneşten kiyat bile yakdı
…
“-ulee valla” deye
önce umut verenler oldu
babamın elinde
Habba Gelin’in getirdiği
büyüteçli ayna
??
n’arasın!
bizimki nafile marak, o bir gece zabahaca
saç fışkıracak değil ya!
bence
“insan olduğu hali kabullenmeli”ydi
üstelik babamın kafası dımdızlak da değildi
ama o tavsiye edilen “su”dan umutlandı
abimi Bursa İnegöl’e
olmadı her ihtimale karşı
Manisa Sarıgöl’e de gönderdi
vallahi-billahi
"-baba insan olduğu hali kabullense
daha kolay değil mi
bilmem nerden getirilen
bir-kaç yudum su
burada saç bitirir mi”
(dedim demez olaydım,)
o bir gecede kelini giderecek
gazyağlı keler külünden
medet uman
içilecek mi yunuluncak mı
okunacak mı bilinmeden
abimle İnegöllerden,
Sarıgöllerden su getirterek,
ne çilelere, ne meşakkatlere katlanan
otlar kaynatıp, kocakarı ilaçları içerek
sadece tepesinde bir tutamcık “saç”ı olsun
ümidindeki insan
ellisini çoktan geçmiş babam;!
bir-kaç saç çıkar umuduyla
olmadık çabalar içinde
zerre kadar da olsa
ihtimale bin itikatla
bir acabanın peşinde
..?
ama aslında hemen (ben hariç) herkes
muhabbet derdinde
kimsenin öyle bir beklentisi yok,
herkese muhabbet gerek
gözkırpıyor olmalılar birbirlerine
çaktırmadan
gülüyor olmalılar bıyık altından
saç çıksa ne, çıkmasa ne
umurlarında değil bence
hatta abim bile
?
epey yer gezdi bu sayede
oradaki arkadaşlarını ziyaretine gitti
İnegöl suyu bahane
“kel-alaka” ciddiyeti
..
babam!
bir yandan aynanın büyüteçli yanıyla
inceden inceye seyrek tepesini süzmekte
ne olurdu ki kadere razı olsa, ya
kabullenmesinin daha kolay olduğunu
söylediğim için, çıkmayan saçların müsebbibi
olarak beni görüyordu ki;
ya da bıyık altından gülüşlerin farkındaydı
ve
can sıkıntısını benden çıkarttı
yüzüme kan davalısıymışım gibi
kırk yıllık bir kinle baktı,
(ve bu kin geçmedi yıllarca)
dinmeyen bir öfkeyle,
“-sen kendi bokunu yesene” dedi
ve ömrüne yarım kel olarak
kaldığı yerden devam etti
kasketi bir yana atarak
yeni öneriler bekledi
ama; …..
önerilen her çareyi denedi
çıkacaksa, çıksa
..
ahbabları için fark etmiyor
çıksa da,
çıkmasa da
abim broşürler topladı
derman şifalı sular da
kazara biri dese ki
“anası düzülmedik çocuk boku”
eminim buldururdu
Alamanyalı ya
parası var tabi;
ahbapları; işin muhabbetinde
ağabeymin derdi; seyahat
ben; babama hasret
babam; kelinin
derdinde
hâlâ
bana ne, sanki bana ne oluyordu
babamın keli,
babamın kelliği herkesçe çok önemli,
babam kendine gösterilen ilgiden
herkes iştigalden memnundu
oysa; kafaların dazlaklığı değil de
içi önemliydi
yıldan-yıla geldiğine göre
biraz da bizimle ilgilenmeliydi
babamın kelliğinin,
yeniden çıkmayan saçlarının suçlusu
ne keler ne İnegöl,
ya da Sarıgöl suyuydu
herkes babama bir şekilde yakınlaşıyordu
ben de yakın olmak istedim,
teselli etmek istiyordum
papazı buldum
ben onu bunu bilmem gardaş,
kel alakaya maruz kalan
ve bundan hoşnut kişi
yani dalkavukluktan hoşlanan
maskara olan patişah değil de baban bile olsa var yaa
alaka ciddiyetinde bulunma
kabak senin başında patlar valla
dargındır
affetmez
“-niye” desen bilmez
bu kan davası bitmez
bankadaki kapıcı bozdurtur dövizini,
sen menkul kıymetler müdürü olsan takmaz,
hani o ilmi siyaset dedikleri varya
sen de o yoksa, gezip-tozma adına
uydur, pohpohla, alkışla
gir koltuğunun altına,
ne derse eyvallah, hay hay
hak etse de, etmese de say
adam bir umudun peşinde
kelliğe takmış bir kere
çıksa nee, çıkmasa ne
sen bak kendi işine sana ne
neymiş; gazyağında keler tozu
ya da; anası becerilmedik çocuk boku
zeytinyağı, bademyağı, yumurta sarısı,
bilmen ne balı..
kazıt diyen de oldu
“hocaya okut” diyen de
“falan yerdeki filan hoca”yı öneren de
duyan duymayan önersin
babamın kelliğine bir çare
Resim
Babam Yıldırım Çelikli, Allaha emanet
Allahtan sıhhat efiyet dilerim, ellerinden öperim
Çalı 1789
5.0
100% (11)