Vazosuz çiçeklerBembeyaz gelinliği giyinmiş,kara kalemini beklemede kağıt, Gece ve gündüz yek vucud,harflerim şiir kuyruğunda İstimlak edilmiş bir şehrin yorgun aşığı olmalı yıldızlar Kirpiklerinden güneşe tutunan kelebekler ölmeden henüz Ağlamayı maharet sayan her çocuk gibi gözü yaşlı Konuşabilse söylenecek çok şeyi olan biz, Mavisini çaldığım gök’ten kaçarken,karanlığına saklandığım gece Üzgünüm seni kandırdığım için aslında çalmak değildi niyetim Hecelerden köprü kurdum,manasız yürürken şehrin iki yakasında Arkama aldığım kalabalıklar susuzluktan ölmek üzere Vazosu bile olmayan iki yetim çiçeğin öyküsü gibi Gün batmadan bir kez daha yağmur yağmalı Bulutlar diyorum o çaldığım bulutlar Hiç durmadan yeryüzüne doğru ağlamalı.. |