Tırnaklarımın Altında KederKalbim terkedilmiş derin kuyular gibi sessiz Hiç bir çocuğun çıkrık çevirip şu çekmediği Ses varsa da arada bir duvarlardan düşen taşlar Her ışığa uzak gecenin karanlığı Eşkiya olurdu kim böyle kederlense Bir şarap içimlik keder kalmış tırnaklarımın altında Çölde kaybolmuş bir kervanla kıyaslıyorum kendimi Kalabalık kalabalık Çok kalabalığım Yüküm boş hayallerim Irmakta sepetle balık avlayan kadınların türküleri Tırnaklarımın altında bir şarap içimlik Bir derenin dibinde suyun akışı oluyorum bazen Her zaman değil Her zaman hiç değil Gidesim gelince uzaklara Sadece gidesim gelince suyun altında Ağaçların gölgesi düşer üzerime Balıkçı kadınların ayakları gıdıklar Beyaz, dolgun, suyun eskittiği pörsümüşlük Derinden suyun toprağa düşen gölgesi gibi Tırnaklarımın altında bir şarap içimlik keder Küçük balıklar eşlik eder kederime Büyümelerinden korkarım Akşam, Ay resmini gönderir Balıklar küçük kalsın Balıklar küçük Ay resmini aramaya gider kaybolduğu kuyulara Çölün soğuğuyla dolu kalbimin dört odası da Tırnaklarımın altında keder Yıldızlar Ah! O yıldızlar Saklıyorlar kuzeyimi Yalnış yollara düşürüyorlar beni Bir gönül diyor güneşin doğuşunu bekle Diğeri durmadan karanlığı boyuyor Elleri, yüzleri, adımlarımı attığım yerleri Bir bağ, arasından geçsem farkında değil Bir ceviz ağacının gölgesinde eskirim Yontar kabuklarımı İncelir incelir Kırılacakmış gibi |