Deliliğe ÖvgüSon zamanlarda kendimi çağlar boyu akışkan bir şarap gibi hissediyorum Hiç tatlanmayan zehiri kendine bir ahmaklığın ortasında Şaraba dönen halimizi anlamak kolaydı önceden Şimdi bunlar evvel zaman hikayeleri gibi Preslerin arasında çığlığımız kendimizi boğuyor Artık ne bir el var ortada ne de ayak Ama biz hâlâ eziliyoruz Çoğu zaman yanımızda duran üzümün bizi ezdiğini düşünerek Dün yoktu Yarın yok Zamansızlığın içinde vicdanın yitirilişi bütün yaşadığımız Ah be! Nukrettin Nasıl da sahteymiş maskelerimiz öyle İlk güneş ışığında eriyip yüzümüzü sildi İnsan olmadığımızı gördük Komşumuzun kızına sevdalanamayacak kadar Uzağındayız onun Eridi yüzümüze yapıştı insan olmadığımız Hep tarihsizliklerle kandırıyorlar güzelliklere hasretimizi Ağaçları sökülmüş tepelere benzedik Git buralardan Nukrettin! İnsansızlığımız bulaşmasın sana Delilik güzeldir sakla onu bizden İnsan olan bir o kaldı Gelirsek yer bitiririz “Kaz Dağları” gibi Ezilmişliğin ortasında insan olmayı yokeden Bir kör kuyunun içinde uyanma ihtimalimiz Bütün bilimsel teorilerin ötesinde Biz hep böyle kendisinin farkında olmayan bir kadavra Yanında yatana soğuk Ve eriyik Ve güzelliklere sırtı dönük – ki o kavganın ortasında- İşte bu yüzden, git buralardan Nukrettin “Saf deliliği” al yanına Son gördüğüm rüyam ol Yeşil derilerini yeni ütülemiş ejderhalar ve Zebaniler gelmezden önce üzüm bağlarına Doğayla dans et çekirge ve ateş böcekleri arasında Yolculuğun başlasın karıncaların sırtında Buğday tanesi olma ihtimalin olsun Hep uzaklara taşınan Hiç dönmeyen bir daha Sonra ekmek olan Atomların bölünebilirlik tartışmalarının öncesinde de Katliamlar vardı Demir ağızlarından çıkan ateşlerin ucunda Ölüm kendi gerçekliğinin uzağında değildir hiçbir zaman, Nukrettin Barış ile savaşın zora ki evlilikler kadar Mecburi birliktelik yaşadıklarını biliyoruz bizde Kuşların ıslak kanatları oluyor hüzün, her ölümün arkasından Gözyaşlarında çoğalan yokluk herkesin içinde Ellerin çamurdan patlangaçların yaralarını kapatıyor Her şeye bir nefes payı uzaklıkta Göç etmeye yeminli kuşlarla beraber git Nukrettin Sıcak yerlere güneşi getirmeye “Sevda taşıyorlarsa ağırdır yükü” deriz biz Oysa en ağır yük kendimiziz kendimize |