DURGUN SULAR VE KARGALAR
Düşüncelerimde büyüttüğüm bir ağacın kökleri
Gözlerimde gördüğün Saçların salkım saçak Zihnimi dağıtan rüzgar misali İçimden büyüteceğim her gün yeniden Dalları sana ulaşana dek Boş günlerimiz sahibini arıyor Ömrümüze dolan ızdıraplar misali Sakalımız çıkmadan yaşlandık “Biz niye ölemiyoruz” diyen çocuk Baksa görecek Güneşin ipini Aklı hala kaybettiği ayakkabısında Yarın maçı var dünkü düşleriyle Devam ettikçe yol eğrilir Önceki virajın tersine döner Yadsımadır Yağmur durmaz Habire damlar üstüne Bir gerilla kıyafeti eksiktir Tutuşturmak için ateşi Keman sesi gelir her yaz Sinemaya gideriz üstü açık Perdeden korku dökülür filmin orta yerine Elin elime değer Dağı delmeye giderim Geçmişi çivilerler duvara Kargalar dolar hayatımıza Sular durgunlaşır Rüzgarın kanadına gizlenip Gelen ses sen misin Bana ıslıkla şarkımızı söyleyen Pencerenin pervazına bıraktım kulaklarımı Seni dinliyorum İçimden geliyor sesin, her yerden Öyle dolmuşum sensizliğe Gecenin karanlığını eşeliyorum tırnaklarımla Bir çizik yetecek perdeyi yırtmaya Sen dökülüyor dizelerimin üzerine Yağmur damlıyor Bir çığlık utandırıyor Sonra artık ışık mı gelir, yoksa kan mı Unutmamayı alarak yanına Belleklerimize çöker Hatıralarımız karışır birbirine Yol uzadı Ömür kısaldıkça onun uzaması da… Göllerde durgun sularda Ördekler boyunlarından vuruluyor en güzel yerlerinden Parlak, koyu yeşil halkaları kalıyor geriye Karakış geç geldi Kargaların yuvaları salkım saçak Beyin hacimlerini kıyaslayıp İnsandan zeki oldukları tezini Çürüttü son dolandırıcılar Soğuk havalarda un ve helva lazım Bizim için Bırak birazını da kargalar çalsın Boyun eğdirilemedikleri için seviyorum O çingenelerin sesini İnat dökülüyor kanatlarından Ellerimiz kırılıyor ağırlığından Kargalar ve söğüt ağacı, sevmeden tamamlıyor birbirini Yağmur damlıyor Ben kayayı deliyorum Bahar bizi bekliyor Gözyaşlarım cemreyi Yağmurun gölgesinde dans eden Bir köknar ağacı Ölememeyi düşünmesi yersiz O küçük çocukların Bombaların ıslığına asılmış Bir dünya yok olsa ne olur sanki? |