Tırtar / İstanbullu“-babam bana hiç yüz vermezdi “Döndü”den sonra gelen, dört kızın bi(r) oğlan kardeşi demedi amma ben bilirdim; beni çok sevdiğini bir defasında ateşim yükselmişti beni kendinde değil diye belki “ha(y)di bakay(ı)n” “ha(y)di bi(r) ta(ha)” o zaman kendi eliynen kekik içirdi çapıtınan goltuk altlarıma sürdü.. zorunan gülüyodu yüzü.. insan; hasta olduğuna sevinir mi içim-içime sığmadı vallahi-billahi zabbaha gadak başucumda bekledi yüzüme bakdı durdu, benden fazla acı çekti, kahroldu terimi kuruladı gözlerimi hafif araladım mıydı gözlerimin içine içine bakıyo(r)du gözünü gırpmadan fira bakdı durdu o değilden gözlerimi kırpıyon belli belirsiz inileyip, debeleniyon usulcacık üsdümü örtüyo(r) yüzüme bakıyo mütemadiyen dova okuyo şeytan azapta gerek derler ya acıcıkta tadını çıkardım valla oyusa aynı adam, “-böğün falan tarlayı sür bitir” der asla itiraz edemezdim ben de Allahı var hiş bir zaman “yok olurdu”, “yok olmazdı” demezdim “-Goca Tarlayı yarın ağşama go(y)man el harmandan gakıyo” deye fırçalar beni gollar; hoş, daa gederkene illallah etdiri valla zemheri bile demeden hergün oduna yollar emme ben bilirdim, beni içden içe sevdiğini, en ufak bi canım yansa hemen helaya geder güya müteessir olduğunu bilmemi istemezdi, ilk defa ben ameliyat olduğumda cığara içti ab(l)alarımı kocaman kız bile demezdi dizlerine oturdur saçlarını okşar-öper; .. bana gelincek ı-ıh, dilinden dudağına-değmezdi beni hiç kucaklamadı, askere giderken bile emme beni içten-içe çok severdi, “-her bobayiğide nasip olmaz İstambol gibi yerde asgerlik zırpadak çıkağelme, hazır getmişiken görüyon işde burada odun kesecen, çifte gedecen, zorun-zoru ileşberlik “vay ben bilmeyodum, sen bana demediydin deme gözünü dörd aş gulağını bana ver, beni eyi dinne arkadaş benden medet bekleme bi(r) kesere sap ol, ekmeğini al eline, gelip de burada sağa-sola ağzını eğme ağzıyın yanını geveleme bobam benim öğüme gatıvıdı iki belik geçi satdım-savdım üç evlek yer aldım, gonu-gonşunun öküzleriynen garaladım çok şükür sizi elin eline bakıtmadım amma! “gel de bana sor boba! …….. ” benden bu gadak, aklımız ötesine ermedi biz cahal gelmişiyiz cahal gedip gederiz bundan sonura camiye hoca köye mıhtarlık edecek değiliz amma az, amma çok tahsıllı sayılısın bizim elimizden bu gadak geldi emme sen seninkinnere taha fazla et .. ömrü-billah bana hızmat etçeğsen ihi tarla yapışırsın sabanın gulpuna yoook canın çobannıg mı etmek isdeyoru, valla gözüyün öğünde işde; gatınçlar bakıp duru dediğim gibi, sen okumuş bi adamsın, eyi yanı kendin bilcen, çoluk-çocuğunu nası beslecen, öte tarafa gediyokan ne olalak ölcen benim gakıp-dutup da bu yaşa ğelmiş, bu tahsıla erişmiş mükellef adama akıl vercek halım yok, bak! benim durumumu gözüyün öğüne al olmuçu üş cızı tarla, on gadak mal daha artacak deği(l) valla böğün eyisiniz, “enişde” “gayın” “gayıno(ğ)lan”, “enişdeo(ğ)lan” yarın, yarın olmazsa ertesi ğün, sana mu(h)taşlıkları galmaz, onnar da ağa-bey olu(r)llar “-vay bizim çocukları siz böyütdüydünüz” demezler yarın “ölüm hak demiş, meres halal” üş cızı tarla kaça bölünecek seninki kimbili(r) kaça “hayat; kendinden sonrakınnara imkan tanımak”dır ağa,! .. ha(y)di; gızları verividik getdi amma seni kime vercez, ne anana üven, ne bobayın malına zuvudur galısın üş gün sonura aklıma gelmezdi.. amma; bi sevindim ki şükür Allahıma İsdambul.. sorma? İsdambul dövlet gibi geldi bana Şükür. hesapsız şükür Allahıma hincii; benim sana bi everiymek borcum mar, onu da isdeyosan böğün bu gün öderin hemi de evelallah kimi isdeyosan, evelallah köyde sana gız vercek kapı çok amma bobayın hatırına amma deligannı olduğuna yalınız; bana sorarsan, “-ağırıkana yeyni olma, gafana dakma” derin senin yerinde ossam asgerliğimi ederin, efendime söleyeyin sen; önüşlük goluna altın bi bilezik dak, bi göreyin.. sana gelcek gız mı yok len namerde muhtaş olma gerisi Allah Kerim” … “-Allahı var askerken iki yılda babamın bir mektubu bile nasip olmadı emme anamın yeğennere yazdırdığı mektuplar hep “-bobayın selemi var” deye başlardı ter(h)is olup köye ğetsem “-hoş geldin” demeycek, yüzüme bakmaycak anlaşıldı bellim, bellim besbelli “sebep?” “kendi aya(ğı)yın üsdünde dur” bobandan sana fayda yok epap “benden medet umma” deyip durur ben de anasına satayın, ne bi ğün izine ğetdim, ne memlekete tesgere almaya, askerlik bitti ertesiğün işbaşı bana bu yeri satan arkadaşın yanında işçi olalak işe başladım, mayış almışıyın, alamamışıyım ağşam olmuş, olmamış.. hiş bişiyin üstünde durmadım o gece evine gitti, ben zabbahlara gadak çalışırdım, gün geldi “iş benden sorulur” oldu, evel-Allah her işin üstesinden geldim her zorun altından gakdım hiç bir Allahın kuluna da “-halim şu” deyelek şikat etmedim.. bir gün baktım; anamınan bobam çıka-ğeldiler bakdılar ki, işi kavramışıyın, “bana mısın” demeyyon etirafta hörmet görüyon, herkes benden memnun “-sana böyle bi dükkan alalım, ele hızmat etme” dediler “-burası benim..!? “burasını satın aldım boba!” dedim, …….. “arkadaş da beni yormadı sağ olsun” “el on verceğmiş eğer, müyüm de(ğil) sen beş ver, üst yannı benden yana helal hoş ossun ne de ossa burada emeğin var” gonu-gonşu araya girdiler, bazarlık bile etdirtmediler” gün oldu, işler sarpa sardı, gün geldi gıriz oldu; evelallah galiteden şaşmadım, alın terime bir kırtıklı kuruş haram garıştırmadım gün oldu vadesinde bonimi ödeyemedim, amma “-arkadaş hal-vaziyet bu; durum bu kertede böyleykene böyle bana üş gün mühlet ver” deyelek gününden evel hemen aradım bu güne kadar hiç kimse de bağrımdan itmedi çok şükür Allahıma, işler düzelince böğün banaysa, yarın da sana eşe-dosta elimden gelen yardımı yaptım ……….. bobam gene iki kelam etmedi! … ertesi sabah, anam; “-boban geceler boyu senin uçu dova ederdi, hergün bi ameliyet olduğunda ağladı, bi de böğün” çok şükür bin şükür demek, sen essahdan adam oldun ahirimizde bizi memnun etdin Allah senden razı olsun |