Tırtar / Tencereneyse uzatmayalım bizim Ombaşı Nuri “tesgereyi alıncaa do(ğ)ru bizim memlekete geliyosun!; evelallah kime sorarsan sor beni bulu(r)sun, sormaya ne hacet; zati orda tencere fabrikası dedin mi herkeş bili(r) nerden bakarsan bak görülü(r) her araba ille bizim oraya uğrar ben yoğusam epap! gayınpeder fabirkadadır selamımı sö(y)le der(h)al işbaşı yap” milletin arayıp da bulamadığı ne hülyalar gurdu millet bilseniz biri çay mı alıyo bi dene fazla niye! Nuri’ye tulumba datlısı, ekmeğarası köftesi ona keza hiç birimiz ihmal etmedi Ombaşı Nuri’yi .. bizim bataryanın adı üçüncü deği(l) Nuri Ombaşının bataryası herkeşe göre de en şanslı bataryaydı bırak bataryaları, karargah bölüğü bile bizim Nuri Ombaşıya tav bırak ona gösderilen temennayı onun epapları bile nasipleniyollar bundan, “beni bi tanışdır, bana da bi iş” diye melul-masın bakışannar yalvarıp-yakarannar.. habaynan ürküt, zopaynan say en çok da “yak bakalım” illa varısa cığara işmezdi kerata kimse işmezdi sayasında yetmezz herkeş o sayada fenerliydi sonnaa el birlik besledik Nuriyi hemi de nası valla gurbannıg goç gibi eline bişiy alan kantinden bişiy gapan, soluğu yannında alıvırıyoz “buyur Nuri abeee .. valla olmaz..” “ben yoğusam gayınpeder fabrikadadır selamımı söyle epap! işbaşı yap” millete yetiyodu valla herkeşe böyle emme beni bek ilgilendirmezdi yalakalık yapmazdım emme kerata beni severdi neye dersen bi ananın-bobanın bi o(ğ)lu anam-bobam “-bize de ilazım bi adam bizim işi kim dutçak” der çıkarlar başıma gelce(ği) bilmemi(yi)n senin ki bi para harcardı sorma valla, aklın dimağın duru(r) çarşı iznine mi çıkdı yarın izine gediyomuş gibi ayakgabısından, elbisesine memleketdekinnere hediye sanı(r)sın paşazade değilde patişahzade ne de olsa dulgarı çocuğuydu itne gantin sırasında kim varısa ordan bana bi çıkolata sarelle, ireçel, bal-tereya(ğı) hiş tayın yedi(ği)ni görmedim tevatir bişiyidi bilmen ya asgerde bi fabrika yedi gerşi kimse ona para verdirtmezdi herkes sıraya girer masın masın ona bakardı kim ne alırsa iki alır ona da aldığını ısmarlardı kimse onun ısmarladıklarının parasını almazlardı laf sırası geldi mi ağzından bal damlardı “-ben gayınpedere eyvallah etmen arkadaş garının garşısında el pençe divan durman görüyoz işde bi sürü gılıbık, “heyt” bile demeden bi bakarın benim garı sus-pus olur tun tun yiter valla anama bi saygılıdır görmen elpençe divan durur” biz de minnet etmeyiz gayınpedere file de etsek ne etmesek ne dakan mı var davşan dağa küsmüş dağın habarı olmamış dedikleyin akıllarına bile gelmen valla tabi zengin çocu(ğu) olunça senin ombaşı Nuri nası(l) etdiyse, üş gün sonura vaa! resmen garşımıza tabır komutanının posdası oldu çıkdı zatin iki dene posdası varıdı annayan beri gelsin, valla! üçüncünün ne nüzümu varıdı kı neyeyse orasını Allah bili(r)… ne(t)ççe de bu! mıntıka temizliğinden bölük gomutanının fırçasından sabahları ikki sahat ayazda galmış it gibi sırıncımaktan el ayağ oğuşdurmaktan tayından, nöbetten, işdimadan, sabah siporundan patetiz soymakdan eğitimden garaj zimmetinden çarşı izini uçu bölük yazıcısına yalakalıkdan memlekete gedmeğ uçu batarya komutanına boyun bükmekden gurtuldu… canı isdedi mi uyuyo, istediği zaman çarşıda altında tabır komutanının cibi isdediği zaman, memleket de izinde bu arada bi gaybolu(r)du “bi haftalığına” deye geder on beş olu(r)du yoğudu biz nası(l) eftikleriz bölükçe acaba başında bişiy mi geldi deye tabır komutanının posdası emme nikahı bizde seninkinin umrunda de(ğil) tabır komutanına, bi şişe viski getiriyomuş meseleyi hallediyomuş bana ne varısa? her bokdan anlardı, it o(ğ)lu it denetim mi var, malzeme sandığının üsdüne yazı mı yazılcak çağırılarıdı, bi şablon hazırlar filimden ayakkabı boyar gibi şak şak tamam yüksek bi komutan mı gelecek Nurinin garşısında o batarya komutanları sanısın sıraya dizili(r)di valla bilmen ya bizden sonura geldi bizden önce de tesgereyi aldı getdi ya-a(h) töbe bize tesgereye gediyon deye getdi yalan sölemeyen bi aydan fazla zaman geşdi vaa! o ne len senin Nuri! guca(ğı)nda çocukları yanında tango-asortik garısı adam tabır komutanının misafiriymiş hemi de kaş gündür, bi haftadır memleketine gedeceğmiş de! Allahaısmarladığa gelmiş ya! anasına nasılda forslu görsen ito(ğ)luit sanısın denetime çıkmış tabırı golunda garısı insan iki yıldır dişi sinek görmemiş asgerin içine o asortik garıyı getiri mi len!* al garını .ikdir git pezevenk işdee tabi fabırgator gızı ne dediyse o olacak aklına emme onu gısgandırmak geldi emme Abaza asger görmeğ isdedi orası bize garannık olcak ya! günlerden gün oldu dayım onnarın orda bi tencere fabırkasında müdür oldu köye gelinçe, dayıma deyon “sizin fabırkanın sabısının damadı Nuri benim asger arkadaşı deyo “yok ö(y)le biri” “-başga tencere fabırgası yok demi orda” “-yook” “-hadi ya” deyon içimden “senin bi bokdan habarın yok” müdür file değildir bunun böylesi müdür dediğin adam; ya keydiğinden belli olu ya harcadığından öle ya bu baldırıcıplağın teki “yoğ ülen” deyon içimden “dayım adam olmaz daa patronunun damadını bile bilmeyo adam bunu iki ğün sonura gapı dışarı ederse şaşman, zuvudur galır bunun bölesi” işde o zaman “yeğenim meda-rı ift(ih)arım nuri beye bi de de beni işe alsın mayışıma zam yapsın çoluk-çocuk..” emme bana ne ben dayıyıkana bobalarından ne hayır gördüm de anamın yeğenneri uçu ne edeyin” gün geldi, deri peyniri götürdüm dayıma maksadım birez de bizim Nuri ombaşıyı görmek Allah var ya daa dayımınan gavışmadan gapıcıya sordum “hinci dışara çıkdı” dediler ertesi ğün sordum şehirdışına çıkmış dayıma da bişiy demeden sıvışdım dayım gordinatör olmuş bana ne demek ki forsu morsu yok bak Nuriyi herkeş biliyo, nere gedmiş, nerden gelmiş tabi böyüğ adam hepiciği her yerden cevap etişdiriyo emme dayımı kimsenin dakdığı yok telefon ediyollar nerde deye yani nerde olduğunu bilmeyollar buluyollar, hu isimde bir geldi deye o da okardan inip geliyo alıyo beni “getirin” dese de adamlar elpençe divan duralak bana gapıları aşsalar da “buyur abey” deseler ya ner-deeee Nuri de öyle deği bi tefa sordum ya yetti, ertesi ğün ben taha beri yandan varıyokan hepisi her yerden “-Nuri beğ şeer dışına çıkdı” neye!?... adam patıronun damadı dayımın habarı yok dünyadan valla bak dayım hala köylü.. köylü gısmından adam olmaz netçede kapıcılara adıynan hitap ediyoru.. gapıcıların onu dakdığı yok.. de(h)! bi de içim cız etdi “bu gayınpederin sundurmasının altına (sultasına) girmiş haral” deye ne yalan söyleyen ne de olsa hukumuz var Nuri Ombaşıynan neyse Allah var ben de bu durumu köyde öğüme gelene anlatdım kimbili kaş kişiye gucağ aşdı bizim Ombaşı Nuri deye dayımın bi forsu yok bizim köyde esiyo yağıyo da yengem dutduruyo bi “müdür bey, müdür bey” de orda da fabırkada da şeyine dakan yok Yalova Gaymakamını otopusda file öğündüm getdim felan yerde enecen dayım fabırkada müdür işsizin deyosanız guyvurayın eme ona güvendiğimden deği valla Nuri Ombaşıyı tanıyoz ya fabırkator damadı bobamınan ıçcık kayfarengi oluvusak ben bile Ombaşı Nuri’ye bel ba(ğ)lamışın umudumuz? başga bi çıkar yolumuz yok elim mahkım Nuri’nin yanında alcan soluğu dayım aklıma file gelmeyo okumuş mokumuş, neliklerinen bana ne gordinatörü kim dakar patıronun damadı durukana selam aleyküm selam ben Nuri Beğin asger arkadaşıyın “-buyur çavış olalak başla işe” uzatmayalım nerdeydim Nuri bizim köye gelmiş yanında fısdık gibi gızlar tencere file deyinçe bizim köylüler de benden basetmişler bilmeyen yok ku bizim köyde Ombaşı Nuri efsanesini “-ha! demek sen O’sun” deyollar tabi “…” “-bak işde senin asger arkadaşının bobası” demişler bobam herkeşe çay ısmarlamış demiş bu “-ben onun asteğmeniydim” deyoru demek Gonya’da ameliyat oldu ha? geder ziyaret ederin evelallah hafta sonu yurtdışında olacan bayiler toplantısını organize edecen sonura ilk iş Gonya” deyoru bu! .. “-bu tarafdan geçiyodum da onu gören hemi de hu gampanyadan asgerimin köylüsünü de isdifa(de) ettireyin sizin elinize harmanda para geçer de(ğil) mi taksit maksit yok harman verese” etiraz etmiş bizim köylüler “biz borç se(v)meyiz taksit-maksit bilmeyiz biz de harman yok ga(y)ri alma verese var” deye verebilen vermiş parasını genede gampanya ya imza vermişler emme taksit dileyen de yirmi-yimbeş dedikleyin Deli Yakıp “-len olum Nuri Beğ bunun burasında İstambol yazıyoru deyinçe” bizim Nuri ombaşı “-amca Türküyenin başşehri Angara deyen yanılır Türkiyenin başşehri İstambul’dur yurt dışında İstanbulu herkeş bilir Türkiye İstambul demektir, İstambul; Türkiye İstambul bir markadır biz size i(h)raç malı veriyoz maayer sırf asgerimin hatırına İsdambul marka Angara’yı kim dakar Allah aşkına İsdambul marka da onun için” “-dooruu” demiş bizimkinner “-İstambol marka” bir başkası dutdurmuş “-yau Nuri bey bu bek yeyni deyinçe ona da “-uçak imal edilen metelden” demiş maden olsa herkeş bilecek emme adı üsdünde metel avantacını saymış-dökmüş, annatmış herkeş almış gabil etmiş annamış tasdiklemiş İstambol marka metel har(i)ka tencereler gapış gapış eline pakedi alan evine seğitmiş bobam eve davet etmiş gızlar da barabarında yenilmiş, içilmiş bize de bi paket hediye edilmiş atdırtmış anama Galu Beladan gamla tava çencere ne varısa alimiyonun yerine bu tencereleri gullanmanın avantacından basedilmiş akın etmiş herkeş bize öte malleden hısım akraba duyan duymayan köylüler gonşu evler, gayfada gız bobaları, evlerinden, birbirinden habarsız gelinnik gızı olan analar analarından saklı halı dokuyan gızlar, dışarıya gelin olannara mamur olup köyden gedennere ohooo? “bek yönedimiş” deyenden dut “harman veresiymiş”, “alma veresiymiş” deyene tencere almayan ev galmadığı gibi gundakdahı böbeğe, ne galdı hunun hurasında Nuri Beğ bitaha mı gelecek deye evladiyelik deye okuyan o(ğ)luna bir kaş dakım alan bile olmuş birbirinden saklı… köye çencere dolmuş kimeci gül desenni kimeci garafilli kimisi “gonu gonşuya halıya gedivirin” kimisi “çapaya”, “yolmaya” kimisi “bi tütün almadım deyvirin” kimisi “gayfada iki çay içmeyvirin” deyelek herkeş kandırmış kendi kendini derken herkeşde bi muabbet aldı başını gediyo Nuri bey aşşa, Nuri bey yokara biz de bi havalara giriyoz ki sorma yolda beni durdurup sorannar oluyo “-bizim o(ğ)lan bi taa Nuri Beğ gelceğ olusa habarımız olsun obalda boynuna hinci birine aldık, birine almadık! olmayoru valla evlat seçmiş gibi belişdireyin desen dakımı bozmaya değmeycek alt tarafı kaş para birine tava var, öteykine yok çaydannıg öyle duzluğu, sütlüğü sonura düdüklü kek galıbı hediyesi elcek dutamaklı mutfağ önlüklü obal da boynuna senin asger arkadaşınımış Nuri Beğ geli(r) de habar vermezsen ölümü öp” tamam aba neye habar vermeyen neye obal atıyon veriz vermemiyiz heş” deyoz bi başgası “isdermin hinci yenisi çıkmışdır bunnarın böyük gız “ben de gardaşımınkından isderin” deye dutdursun “-len kaş paralık şey altı üsdü bi set daa alıvırız”deyo, hiç yokdan bu tencere tava seti köyün en baş müşgülü oldu çıkdı öte tarafdan biri “-gızlar etişip gedesiya bi ta alırız ataşa vuruvudum gı aba aman gardaşım Nuri beğden habarımız osun evde gıyamet gopcak valla” “-ederiz” deyoz onnara da bizim Nuri ombaşı veresiyeyi almaya gelesiye bi kamyon daa müşderi irkildi valla, köye gelinşe; dayımgile soğan gavırıvımış anam dayım bakmış tavaya “-bu ne bizim gız” demedik tabi sizin fabırkadan deye emme duymuş galiteden file basetmiş, Nuri beyin getirdiğine “-alimiyon” demiş “-tenike” demiş iyi ya len bide sen getir gapberif bi de seni(n)kini görelim de mi? gün geldi harman gakdı, ne ma(h)sıl herzımankı ma(h)sıl ne ederi geçen senenin ederi nezman gönümüzden geçen gibi oldu ki de bakalım dedik alma vahtı gelsin Nuri Beğ el mi? almalar satıldı paralar gelcek ana!! bi duyduk kuuuu……. bizim alma alıcılar ortada yok dutduk Halili bindik münübüse getdik bi alay ver elini taa.. taa Mersin’e ihraşcıya elininen goyduysan bul.. bulduk Iramazan’ı, köyünde sefil biri, çoluk-çocu(ğ) terk etmiş başı bozulmuş “beter olsun şerefsiz” demeye dilimiz varmadı adam bize ma(h)çıp “-ben de onnarın işcisiyin” alma alı(r)kana öyle demeyodu emme “-ben de al(a)ca(ğı)mı alamadım” şirket gayıp” deyo başga bişiy yok, Dövlet yok arkadaş ihraşçı Dövletden gorkmayo” “-neyye” … okarı tükürsen bıyık aşşa tükürsen sakal hesabı get nalet osun.. “nalet olsun” dedik gerisin geri köyü boyladık emme o sayada o “Tırtar”ı da ğördük bizikinnerin neye gayaya arbıldığını geçi çobannığından geldiğimizi annadık bu Tırtarın viracına da bi deği(l) kırkbin kere şükretdik nayeti ceremeyi üsdümüze sardık bi gupa sovuk su işdik üsdüne derkene bi bakdık bi bayram önü köye sarı sarı zarflar bana da var deye sevinen, gonşusunukunu yanındakını gapan gapana, herkeş gapış gapış alıyo zarfları ana vallaa! bi okuduyduk tencere gampanyasına verilen imzalar senet olalak icraya verilmiş “boniyi şu vadede ödemezseniz” ne bileyin ne anamıza söğseler ondan efdal! sarı zarfı dürüp eline alan bizim evde alıyo soluğu deşiriyo gapımızı köpe(ği)miz uyutmadılar o ara.. yekdepden okumadan bile ne ödedi ne galdı hesap bi yanna “-netcez” “-nolcak” “-al hu borcumu götür o döyüse” “-sulf et bizi” “-verdiğimin ikki gatını taha verin bi dapança alırın net(i)çe bi tetiğe basmak galı(r) gerisini o düşünsün” “-şartlar şart ossun senin hatırını sayıyon valla geder bulur, vurun” “-sen de biliyon ben kimseye borş etmen herkeş gördü ben tık para saydım arkadaş bana da aynı bizim o(ğ)lan yarı parasını peş vermiş ona da aynı senet” “-bizim herif beni öldürü meh ben parayı veren” “-nolusun gara gardaşım evde huzur galmadı hu yaşıma gadak duyadığım azarı duydum bobası hayatında bi pisge vurmadığı gızına basdı dekmeyi” “-vallaha billaha tersliğe atdık” “-bizinki gafama çarpdı” “-çinnedim” “onmadan gedesiceler” “nahı gadın Alla(hı)m dokdur parası osun” “dermansız dertlere garılsın daa..” “mezer parası osun i(n)şallaaahh” nayeti biz heyet olalak bu sefte de tencere fabrıkasında aldık soluğu gene Halilin münübüsü dutduk bu sefte benzin fiyetine on gadak gonşu “neyimiş dee Nuri Beğ orda esgiden şöferimişimiş hinci nerde olduğu belli değilimiş hass..tirin” “-gelmişikene dayına da u(ğ)rayalım” dediler “-ne de olsa fabırkada müdür üsdelik köylümüz” “-tenizlesin hu işi ne de olsa sen sardın başımıza bu işi” vara vara vardık dayıma sağolsun ba(ğ)rımızdan yitmedi, geniiiş bi odası var gapısında gızlar “-bana telefon ba(ğ)laman” dedi “-toplantılarımı iptal edin” dedi zart zort.. çay getiren gız başga yemek getiren gızlar başga hele bit enesi varıdı kııı bu işde bi iş var valla ayak.. senin ki garnımızı doyurdu, çay-may filen emme yutmadım valla neyimiş bizim “tencerelerin bu fabrikaynan alakası yoğ”umuş “laf” goya İsdambola telefon felan “ayak” icraya veren abıkat bi alimiyon bazarlayan şirketin abıatıymış “biz de dolandırıldık” demiş “dalavere” yapacak bişi yoğumuş “üşkaat” bu dolapların dalaverenin kumpasın baş entrikacısı” dayım belli… çay-may ayak yedik saysın bakdım mümübüsde beni var deye çekinti ediyollar herkeşden evel ben girişdim “dinini…imanını …yedi ceddini” yol boyunca söğdük elbirlik neymiş gosgoca Nuri Beyi patronun damadını bilme(z) mi insan düzenbaz, neyimiş bu tencerelerin bunarın fabırgasıynan alakası yoğumuş hadi yaa!! sankı Türkiye de başga tencere fabırgası var neyimiş tenike has ..kdir emme sen bi ta(h)a köye gelisin!! DİPNOT yaşanmış mozaik |
Kalemin susmasın
______________________________Selamlar