Tırtar / Akçeşme“-ho!” deyip toprağa ziplerdik sabanı, “hooha!” der durdururduk, kağnıyı.. üzengiye basarak atlardık at sırtına eşeğe “-çüşş!” derdik, binmek için yanaştırırdık binit taşına “-dah!” derdik sonra topuklardık acelemiz varsa Karaçalıdaki tarlamıza, günyağsalayan çapalamasına gederken Yenisudan, depesi aşşa Pöfrenge keseden suyumuzu doldurduk Akçeşmeden küçük kardeşim heybenin bir gözünde anam binince ben de binceğdim terkisine eşeğimiz biraz huylu ama yanaştırdım taşyalağın gıyısına anam sol ayağını atmadan daha, eşek yürüyvüdü, zaptedemeyvidim nassı anam yumbarlandı yosunlu hatıla haydee! eşşek gaşcak durmayo, güçcük gardaşım he(y)bede deye salıvıramayon, zaptedemeyon anam hatıldan çıkayın derkene küteleniyo yengattan bi daa hatıl heryandan daşıyo hatılın daşmasından eşşeğ ürküyo anam dutunalak gakıyo yosun aya(ğı)nı gaydırıvırıyo hadi bakalım bi ta debelenip duruyo en sonunda yere yumbarlandı da sürünelek çıktı ga(y)ri neyise de bu sefte de paçasına bastı yumbarlandı çamırların içine sabahın ayazında buy(uy)oz, depesindeği yağlıkdan yüzünden gözünden dirseklerinden, öneceğinden, paçalarından anamın her tarafından "-şör şör" yosunnu sular akıyo, bi yandan anamın sırtlarını sırkıtıyoz bi yandan anam haline bakmayo eşşeği döğcen diye uğraşıyo bi yandan da ha bire ileniyo “-namerd olmayasıcanın malı-maşatı” yetmeyo bana öykeleniyo “-eyi dut endeki eşşe(ği) eşeğin eşek sıpası” …….. “-odu-oca(ğı) kör galasıca ürkmeden ged ürkmeden gedesice” eşşe(ği)n gusgunu gevşedi, emanet duruyo yuları dolalı elimde kurtuluvusa gaşcak, nere gurtardırıyon mu çocuk var he(y)bede eşşek başını gasıttı indirmeyo yere palanı sıyrılıp incek nerdeyse anam "-gaçırdırsın" deyo sefilliğimize aldırmadan "-döğme" ……….. “-gafasına vurayın deme” ………………….. “-sakındırık edersin ocudursun endekini” .. anama baktım, çeşmeden elini yüzünü yüyo tevatür ya gülüyon a(ğ)lancak halimize neye baktı(ğı)mı, neye güldüğümü anlayınca o da başladı gülmeye, hatılda yunduğu yetmemiş gibi "-gülme" dedi "-zabah suyu" avcını gurnanın altına dutdu "-ıscak oluu” yüzünü yudu DİPNOT Günyağsalayan: günebakan, gündöndü, ayçiçek yağsalamak: taklit etmek. Pöhrenk: yer altında su yolu (Ermenice:künk) Kese: kestirme kısa yol huylu: aslında huysuz mu demek isteniyor, huylu daha çok uygun hareket etmeyen, inatçı, daha önce bir dayak yemiş olmaktan dolayı sakıngan, kütelenmek: debelenerek ayakta kalan biribi, ayakların üzerinde kalamadan savurmak, fırlatıp atmak bu sefte de: bu defa da buymak: donarcasına üşümek, çok üşümek sırt: esvap, giysi, giyecek ilenmek: ilenç beddua etmek, ah emanet durmak : sağlam değil, her an aşabilir, gitti gidecek, buzulmaya an kala yular: hayvanların başbağı ip sakındırık: ürkek ocumak: soğumak, uzaklaşmak, sevgi-ilgi azalması yümek: yıkamak Resim : Anam ıramatlık Azime Çelikli Çalı: 1566 |
ürkmeden ged ürkmeden gedesice”
Anıları olan hayatları, yaşanılan dönemi ve annenin
konuşmaları,olayları, olduğu gibi yöresel şive ile
anlatımına ev sahipliği yapmış şiir.Cennet meleği
annenizin yeri nur ,mekanı cennet olsun.Her şey
yalan ölüm gerçek.İnsanın annesi gibisi yok.Allah'tan
gani gani rahmet diliyorum.Doğal anlatımlı şiirinize
tebriklerimle.Saygıyla.