Tırtar / HocaKısıroğlu neden kısır oğluysa Mehmet ölmüş, Kısır Hasanı sağdı Kısır Hasan’ın da bir kızı iki oğlu vardı torun-torba derken epey kalabalıklardı "Gaş(ıg)aralı Helimece bizim Kısır Hasanının karısı onun heç evlenmemiş bi gardaşı vardı iri-yarı, çirkin esmer, sert bakışlı korkuyla sayardık adamı "-ecinnilerinen mi evliymiş ne, göya hocaymış" "-emme yalan emme essah , günahı obalı boynuna bi oğlanı isdemeyen gızlara ilaç eder”imiş, “kızın geçeceği yere gömer”imiş, “hele saçından bi tel file aldıysa gız kendini helak eder”imiş “Allah mafazan Allah gafasında bi arıza galır”ımış "-bi yer mi yarıldı , biri bişiyini mi çaldırdı seğidirlerimiş buna, okur-üfler sidikliğini bağlarmış bi bakmışsın çalınan mal ertesi gün yerine gonarmış." “-ya güp’e bakarımış ya da baş barnağını kopya kalemle boyayıp okur-üfler sabi-sübyan bi çocuğa, “-bak tırnağıma çağır oranın imamını sor bakalım orası, neresi hırsız kimin nesi anlatdırırımış” çalıntı malın izini sürer yakalattırırmış inadına esmer, iri-yarı bir adamdı Kara Bolat Hoca yenik düştü ecele, kasabanın pazarı günü bir umumi helada bizim köyün imamı Ayvallı Yakıp Hoca cumadan-cumaya eser-kükrer-yağardı onbeş tatilden onbeş tatile, köydeki çocuklara Suphaneke’den başlayarak sureleri, duaları ezberleten köy hocası "-Yakıp Hoca dedinde, ay yavrım eveli Gövcelli’de de bi Yakıp Hoca varımıştaaa o zamanın behrinde çocuklar bobasız, garılar gocasız dedikleyin, her evde dul garılar gonalga sırası Haççaca’dayımış evel-eveli hinciğki gibi yeycek-işcek, bişirip daşırcak bişey mi var Akbıyıkların Müslüme buna bi gabak vermiş, o da onu bişirmiş, hocanın önüne gomuş "-hoca emmi seversin inşallah Müslüme Ab(l)a gabak verdiydi onu bişirvidim demiş başga da bişiy yoğudu” demeye galmamış Yakıp Hoca da, gabağı hiş sevmezimiş emme fakirin gönlü hoş ossun deye "-getir gızım getir, ben gabağı bek severin" demiş hemi de iki sahın yemiş ertesi ğünü sıra gendine gelen gonşusu ona sormuş "-gı! Haçcıba hocaya ne bişirdin, bende aynısını bişirmeyen de Hoca Emmiyi kizdirmeyelim" demiş.. o da “Müslüme Bacı gabak verdiydi hoca da bek severimiş hemide iki sahın yedi" deyinşe barabar gadınca(ğı)z hemen Akbıyıklara seğirtmiş "-Müslüme bacı, Müslüme bacı” “-ey” “-Yakıp Hoca bek severimiş bana da bi gabak ver" demiş akşamleyin hoca ezen okuyup iftar aşmaya gelince de yazzık garıca(ğı)z, maçıp-maçıp "-hoca emmi bek severimişsin Akbıyıkların Müslümeden gabak istedim" hoca "-getir gızım" demiş "-getir ben gabağı bek severin" o ev, bu ev derkene Yakıp Hoca hankı evde “gonuk” ise gabak da gabak her evde Akbıyıkların goca harımda gabak tükenmiş gabak da, gabak dadı vermiş, hocanın can burnuna gelmiş artık dayanamamış, son gettiği evde vermiş-verişdirmiş "-Yakıp Hoca gabak sever de bu gadak da deği(l)" demiş." “-bi zamanlar da bizim köyün hocası da Fe(y)zullahıdı Macargızı’na konak sırası geldiğinde önüne bi toptasınan et goyvumuş hoca höyle bi garışdırmış ik-üş kemik varımış da, nohudu bile yakalayamamış "-Anşa gızım bu aş ne aşı" demiş "-epey oluyo hoca emmi Şaban goyun kesdiy di de sana da nasibimiş, bak kimse yemeyomuş, kimsenin nasibini bizim yanal goyunun eti sana da nasibimiş sen eti bek seversin buyur ye! buyur Allah aşgına hoca emmi ye!" demiş Fezullah ta(h)ta gaşşı(ğı)nan gene toptası bir-kaş turlamış gaşşı(ğı)na ne et gelmiş ne dene toptasın kıranına tıkılamış "-ye hoca ye dersin hoca bunun neresini yesin bari bi tavık kesseydin gosgoca hocaya kemik mi kemirtdireceksin" demiş bireş de asabiydi ya ıramatlık gakınca ğetmiş DİPNOT essah: sahi, gerçek, doğru obal: vebal, günah yarılma(belki yarılama): mal çalınması kopya kalem: ıslandığında morlaşan kuru kalem eveli: çok öncelerden gonalga/konalga: konaklama, geceleme, dinlenme,karın doyurma vs için yörüklerin konakladıkları yer, mola yeri, konaklanılan yer sahın/sahan:tabak hatice abla sahın / sahan : tabak, derinliği az yemek kabı Resim; Mustulu, Yabır Dede (Mustafa Güldal) bu vesile ile Cenab-ı Allahtan Rahmet dilerim. |