Ben Seni Maraton Koşarcasına Sevdim
bana hep yaz dedin ya bahanem oldu
güneşi çaldım ve ışığını satıyorum sana bulutu sağdım ve yağmuruyla ıslatıyorum seni seni sevdim ve bunun mukabili olarak da doyasıya sevmeye başladım seni bu iş bu dünyada en sevdiğim iştir gerisi bana boş iştir ben seni sevmekle kârlıyım ve bir o kadar da ar’lıyım öyle uzun boylu sevdim ki seni bütün aşklar cüce kalır yanımda mesela dağın tepesi desem; göğün sonu, okyanusun dibi gözün alabildiği, aklın idrak edebildiği kalbin hissedebildiği son kerteye kadar şimdi nerede bir aşk ummanı görsem ateşten yüzme bilmesem dahi gözü kapalı dalıp içine boy vermek zorunda kalıyorum senin olmadığın hiçbir umman ama hiçbir umman boyumu aşmıyor ve ben seni boyuna seviyorum sen benim eksiksiz sevdiğim keşkesiz, amasız özlediğimsin kusursuz sevdiğim, mükemmel harikulade beğendiğimsin ben seni maraton koşarcasına sevdim öyle uzun soluklu ve devamlı, istikrarlı ve kararlı.... durmadan, yorulmadan, bıkmadan herkesin ve her şeyin inadına binmişim sanki bir serçenin kanadına ardı ardına içmişim aşkın şarabını kafayı bulmuşum aşktan taraf istemem bir an bile sen kaybını vurma yüzüme seni sevmenin ayıbını sen sarhoşluğu diye bir tabir uydurdum sana dalınca yürek vurgun yer ve avucunda bir papatya gibi kuruyuverir un ufak edip savurmak da sana kalmış nefesinle can verip yaşatmak da hem cehennem ol git diyebilirsin bana; çekip giderim kal cennetim ol diyebilirsin bana; sevip kalırım senin olmadığın aşk mabedini mahvetsinler hiç de, bulsun adet yerini vandallar ne anlar aşktan kalbi taştan olanlar bilmezler yüreğin harcını gözyaşı ile vuranlar o mabedin mabudu sensen eğer bu aşkta, kalp başkasına secde etmez asla yer yarılsa da gök yıkılsa da senden ayrı kalmak olur kıyametim senden özge yâr mi var bana güvensene bana allah aşkına virane gönlümde senden gayri yaşam yok sen de gitsen yıkılır talan olur coğrafyam yerimden yurdumdan olurum bir tehcire mecbur edilirim aşk kırımına uğrarım belki de ülke meclislerinde adım okunur belki de seni bana karşı aşk kırımla suçlayıp zorda bırakırlar, darda koyarlar ve büyük bir oy çokluğuyla bu aşk kırımını kabul edip beni sana mahkum ederler kilometrelerce uzun sevdim, kilometrelerce hasretle yüreği yaralı sevdim ben seni yorgun argın sevdim, kerli ferli, terli sevdim nefes nefese sevdim seni kısa mesafeli sevmeler bana göre değil. atlamalı, bayraklı ve engelli... uçsuz bucaksızdır benim sevdam öyle sınırlamaya gelmez! bir hududu yoktur anlayacağın, aşkın bayrağını senin gönderine çeke sevdim o bayrağın altında seni seve geldim tek nokta merhabandır ey gazele gelen güzel iki nokta hasretindir ey saza güfte olan gazel ve üç nokta aklında olduğumdur ey cana nimet olan özel daha ne diyeyim sana, ifşa ettim her şeyi bilinmezi ayan kıldım, aşkı takdire şayan eyledim ömrümü sana nalan eyledim adımı cinan belledim de gel ayrılığında kahrolduğum yokluğunda bedbaht olduğum derler ki bir kere sahiden seven ve kendisini aşkın coşkun ırmağına bırakan kişi ömür boyu o gerçek aşkın etkisinde kalır ve ondan sonraki bütün sevmelerini hep o muazzam aşka bağlı kalarak sever. sen bir çiçeği sevdin diyelim bu çiçek de Papatya olsun ömür billah bütün çiçekler sana papatya olur gülü seversin ama papatya tadındadır karanfili seversin papatya kokuludur nergis dersin papatya biter saksında ve kalkıp birini seversin acemice sevdiğinin adı papatya olur gizlice |