Asfalyalar atmak üzereykenKemiklerin sızlıyor mu bilmem ölünce unutur mu insan severken içimdesin dediği kişileri belki de Tanrısal bir suçtur bu sevdiğinin saçlarının çürümesi kırk ipe kırk düğüm attım yoksun demek ki iyi bağlayamamışım günaha girmek diye bir şey var sanırsın pazartesi sabahı iş gailesi oysa benim için sıkıntı yok ne iş var ne günahsız tek an büyük bir evde masalsız cücelerle pişpirik oynuyorum nasıl evvel zaman içimde kalbur saman kalleş bir yaşamak yarasına yaren olduğum bütün kadınları toplayıp gideceğim yanında kalleş oturan masalardan deniz kıyısında küçük bir kasaba kasabada taş bir ev bahçede zeytin ağaçları lakin yol üstünde beni türbeye karşı bakan bir tepede yaksınlar gömülürsem bunca hesabı görebileceğim bir ahiret zor elli yıllık kerkenezim hiç yalan tutmadım belki sırf bu yüzden terlemez ellerim aslında uzun zamandır düşünmüyor değilim ter yok diye mi ellerimde umutsuzum bu yüzden mi kabulsuz kalıyor dualarım olabilir mümkündür sorunsuz hayatlar sınırsız düşlerle yol alır içten içe hiçten hiçe her şeyde sen varsan ben yoku da severim bilirsin Tanrım gülden çıkartılan yağın bahçe sahibi olmayana ne faydası var sen asıl ellerimi ellerine açtığım insanları kurtar |