Tadı Yokluğunda
"Dudaklarını uzattığın kıyıdan
Gölgem geçerdi bıldırcınlar en yorgun mevsiminde Kaprisli ay ışığında hop ederdi yüreğin Yalnızlığa korkak Eve dönme vaktine yakın Bulanık köpükleriyle Karadeniz Ayaklarıma dert ortağıydı Pencerenin kırık köşesinedek Karanlığa sakladığım sesin Közlenen sobanın sesiyle harlı Sıvası dökük duvarda oynaşan çizgilerle sabaha Son öykümüzü yetiştirme telaşında ben Acemi bir ıslık gibi geçerdim Geçerdim öyle..." "Akşam üşümeye yakın Adımlar sesler tenhalara düşkün Son dolmuş müzmin bekarlara teslim Sapsarı bir dinginlik Yorgun ışıklarda Bir intihar gözlemcisi gibi çöreklenirken kente gece Kent senden yoksun... Gemiler limana uzak üstelik Başka dünyalar düşlemek daha zor Anneme hep yalan söylemişim... Geri döneceğim boşluğun Bir adı olmayacak Sıradan bir anısı Lumbarları yüksek gemiler Kaybolacak ufukta Başladığım şarkıdaki gibi Özleyeceğim son şarkıda da..." "Simsiyah yaprakları dökülecek anılarının Dokunaklı caddelere biriktirdiğin ne varsa üşüşecek bakışlarına Yaza doğru hatırı sayılır yağmurlar karşılayacak Ağrılarını Bir karar noktası arayacaksın uzaklarına Aklın yaşadığın evlerin sesleriyle yoğun Gençlik günlerini arayacak soluğun Günün her anına değişik kuşlar düşüneceksin yine Tombul yanaklı güleç çocuklarla dolu bir bahçe Tadı yokluğunda bir öyküye emanet bulutlarla yürüyeceksin... Gözün saatlerde öznesiz bekleyeceksin Yürünmeyi unutmuş bir dağ yolu gibi alıngan Tesellisi eksik sularda Bir düşünme anında Gideceksin... Gideceksin işte..." kağan işçen... |