parantez içi aşklardı yaşadıklarımız...
eski türk filmlerinden aşırma repliklerim
sonu mutlu bitmesede montajda kesilip alınıyor mutsuzluk sözlerim birbirine düşkün iki fakir genci canlandıracak yaşları gectik artık sevgilim belkide bu yuzden sahte hastalıkların tedavilerine bu kadar kolay paralar yatırmalarımız tadı kalmayan hayat değil belkide bizim tad almaya yarayan yanları ruhumuzun bir sure sonra kaybettigimiz gibi işe yaramıyor artık deyip cıkarıp astıgımız kapı ardına gunlerdir zorluyorum kendimi yazabiliyormuyum artık diye yoksa öpülünce büyüsü bozulan masal kahramanımıydım öpüşlerinden geriye tebessumlerim kaldı yuzumde sen gittiginden beri olur olmaz herseye gülümsemem bundan ne zaman elime kalemi alsam kokunu icime cekip aklıma gömüyorum teninin kıvrımlarını ne klavyem işe yarıyor artık nede alkol ne kadar icersem iceyim ne el yazım düzeliyor nede tasvir edebiliyorum güzelligini öptügünden beri bir masal kahramanının bozulan büyüsü kaldı yüzümde yazmayı unutup hatırlayan konusabilmeyi... geciyormu gece dedigin bu kör karanlık zaman dolunca sabah olunca üstünü örtünce eskilerini sakladıgın sandıgının sandıklarının ötesinde nasılda güclüsün sokaga cıkınca gülümserken konusurken ve kahkahanla süslerken yalnızlık duvarlarının öptüğün yerlerim sızlıyor simdi özlendigimi düşünürken olmayacak bir iş gibiydi, olmadı üstüne gitmiyorum icimdeki yaralanmış zavallının hatta izin veriyorum artık seni özledim demesine ve yazmasına bozulsada büyüsü konusmak yerine... |