GÜLLER DÖKÜLSE KUDÜS'TEN İSTANBUL'A
Bir yangın sonrası geçiyoruz
Nevrozlu bahçelerden, Buz tutmuş karanfiller Liseli kızın kitabında Hüzünlere müebbet, Tebessüme son fasıl. Göğsüme gömdüğüm başımı çıkarıyorum Sentetik aşklardan Biraz daha salıver gökyüzüne uçurtmaları Maarif çocuk. Dünya sırtıma yük, Hangi pencereden gireceğim düşlere. Nerde bırakacağım ayaklarımı, Hangi ölüyle öpüşecek dudaklarım. Derin uykuları toplayın bu gece yataklardan, İhraç yapalım Kurşunların çocuklara yakamoz olduğu Filistin akşamlarına. Davut sapanında taşlar Yeniden başlar yarmaya başını calutun Başkalarına bırakmasak Yıkma ihalesini tagutun Çaresizlik yaren olmasa Şimşek çakan atlıların nallarından Güller dökülse Kudüs’ten İstanbul’a Dağlara bırakıp mağrurluğu, Kanın fotoğrafını çeksek gökkuşağından Gidiyorum, Uçurtmaları urganlara bıraktığım saatlere. Eylül mızraklarıyla yükseliyor Bezirgân başı takvimlerde Çığırtkan pazarlarına düşmüş Kanlı gömleği Yusuf’un Konakladığım mahşeri bulutlar Çökmeden üstüne tabutumun Bir yanda fil ordusu Bir yanda hücrede Fitili ateşle gökyüzüne, Cebrail kanatlarından siper kutsal kentlere Hadi bu gece indirelim mehtabı gökten. Hıra bir yana düşer, sevr bir yana. Örümcekleri de toplayalım mağara önlerinden, Güneşi batmayan zamanlara yolculuk başlasın, Fırat Dicle’ye anlatırken Buzlu yangınların sabahlarını, Tesadüf değildir elbet Gökyüzünü maviye boyayan adamın asılması, Balla sıvanır urgan, Çığlığa durur badem ağaçları Bulutlar öper mezar taşlarını, Akrep kuyruğunda yılan sonbahar, Fesleğen kokularında saçlarını tarar gün, Yağmur tıraşlanır bulutlardan Utancın ayak sesleriyle, Güneş çekilir şahitlikten Bütün dünya sağır, Bütün maviler sahte, Suyu verilmemiş tebessüm çatlar dudaklarda Yalınayak turuncular geçer insanın rıhtımından. Uzar boyu kâbusun Şairin kara tablosuna düşer Süzülüp pis bir güzellikten iltica. Gün süzülür deve boynunda batan adamlar çıkar Ansiklopedik kayıtlardan. Gözyaşı sütunlarını yıkar muhteşem sarayların, Nevrozlu bahçelerden geçeriz, Bileklerime sarılır intihar gülüşleri kentlerin. En ıssız koyaklarına çekiliriz mahşerin, Yüreğim dalgakıran, Nasıl çıkar göçmen kuşlar hayatımdan, Kahkahalar satan bir yanım her gün düşer aynalardan Kahramanlık türküleri dökülür radyolardan ürpertilerle, Zemheri gelmiş Çiçek açmış bedenler kan taneciklerinde, |
Ne filistin ne Kafkasya ne Türkistan...
Ama resimdeki aslanlar gibi oğlum Alperen'in gözlerine bakıyorum; içime yıldızlar doğuyor...Güzel günlere-geleceklere dair...
Allaha emanet olunuz...