Sevgili diyebilmenin cesareti ile
ikra
gözlerine kazılmış yıpratılmış hüzünlerin grisinden kadim zamanların ezgisi kalbinin anaarterlerine salınmış kutsal bir suhuf zarar ve ziyana dair nasıl söyleyeyim ki kendine gizlenmiş yalnızların şarkısını tarihin saçları uzayıp dururken karanlıklarda /şiir dediğin neden yazılır ki sevgili?/ ve neden ağlar kara gecede seher yeli susuşun yeterince vurmuyor mu bizi... ve kanamalara meyyal yüreğimiz allahın penceresi iken neden yıkıntılarda açar güzelliklerin en münzevisi isra ellerimizle boğduğumuz anılardan çiçekler hep aynı rüzgara eğiyor başını kendine çoğalırken acı delice mağaralar kavak ağaçları ve horlanmış esmerlikler lehvi mahfuzun kadim ezgileri gibi her şeyden kaçmalıyız sevgili zaten kirleniyor dokunduğumuz ne varsa önce hayallerimizi alıyor bizden ayrılan aceleyle kavuşmak için o muamma sonsuzluğa aşkın kehaneti yaşanarak öğrenilir ölmekse bedeli korkusuzca ölmeyi denemeli insan gülümseyebildiği bir anda /neden sever ki insan birbirini sevgili?/ belâ balçığa yazılmışsa yazı yeterince kaynamadan kökleri külde köz olmak için ve yanmak için ısrarla braz keder biraz patika ufukta kaybolup yiten zebura tevrata yazılan neşidelerden sonra Allah’a görünüp kula gizlenen kader dediğimiz şey yani biraz gölge biraz kemik biraz kan.. şarkı pusup sustun sustun o en manidar sesinle savaşların ve barışların orta yerinde döktüğün kan bu işte merhametli ellerinden ellerimize ve uzandın diyalektiğe dokunup sonuzluğa; yeniden yeniden yeşermek için imanla ki şaşkındık hepimiz bu sancılı kıyamla herkesten kaçmak mümkün rüzgardan ve sudan anlamadan gülmek de vuslatın en semavi olanında.. /neden dinlemez ki kimse kimseyi sevgili?/ sekine ulak olanadır sözlerim titreyen ilk dudak gibi cesur cennetin kekre tadları arasında huriler ve gılmanlarla oynaşıp kısarak gözbebeklerini mutluluk nedir anlaşılsın diye ey ey tek suskunluğu ile yutan bütün kelimelerimizi bir elif boyunda sessizliğinde vefa gizlesin ve sürgülesin kedere sömürgeleşmiş yürekleri kandan arınsın kırmızımız ve anlasın diye dünya güllerimizi.. sevda binlerce yıldır sağılmış gizlerden susturulmuş seslerden kurşunlanırken yitirlen umut sevginin ufka ve göğse ekili çiçeklerinden gümrah gümrah ve çağıldayarak bir ıslığa dönüşmüş tıslıyor dişlerimin arasında kan kuruyor hançerin şakıyan yüzünde paslanır belki ama körelmez ki yaramızda kalubeladan beri depreşir kendi kederinden keder suskunluk yontanlar törpüleyerek kalpleri bilinir ki korku kalpten kalbe salınır böylece sustuğunuz kurşun ansızın alnınızda ucuz barış sloganları dağlanmış meydanların böğründe ısrarın ve kurşunun ve canın ısrafatında sınırlar çizilmekte çocukların gül teninde.. /sahi sevgili sınırlar şiirle değil de neden kanla çizilir ki?/ |
Gönlüne ve kalemine sağlık, çok duygulu dizeler…
Kutlarım.
Beğendim.
………………………………. Saygı ve Selamlar…