Tırtar / Çıkış - Halam“ebem hâlâ sağ mıdır ki bi da görebilcen mi ki.” “dedem” “gardaşım” “halam? halamı birine verdiler mi ki düğününde oynayabilecen mi bari köyde olaydım düğününde olur olmaz birine verdirtmezdim ırazı gelce(ği)m biri olursa amenna!! kime ırazı geli(r) ki i(n)san ya da bakdın elden gediyo! elim mahkım “atbaşı” dutardım hiş değilise, .. meccane de vercek değiliz ya; ürüsüm böyle hemi de atbaşı alı(r)dım emme böğüne kadak alınandan fazla gabil etmezdim, olmazsa.. bitecik halam…! valla bi(r) çobana bi(r) de yabana verdirmen emme eyi biliyon kuu kim olu(r)sa ossun köy yerine varırına varmaz ben il iş olalak “atbaşı” paramı alırın köye varsa bile okumuş mamir biri olu(r)sa bu “eski köy adeti”nden cayarın, mamirden de başlık isden(ir)se ayıp olu valla!! emme halam benim hediyemi ayırır sağolsun beni bek sever ne de olsa ilk yeğenin ya evde böyük evde yalınız oldumuydu beni ünner geceleri gorkusundan belki de beni hep guca(ğı)nda yatırı(r)dı yazzıık gece boyu üsdümü örter duru(r) üsdüme titrerdi.. .. zavallı; heş deği(l) mamir birine varı(r) da…. köyden file ğederse gurtulu(r) ğede(r) …………. işallah gadın Alla(hı)m bak gör ga(ri).. mamir birine varı(r)saa beni yanında götürüp okudacağıdı ya gocası olcak şey beni isdemezse şe(hir)erli olu(r)sa isdemez tabi, hiş değilise ilk sene uzak durmalı ne de olsa -cicim ayları- ha! n’olur tecil ederin bi tahakı seneye o arada “ağzında girer burnundan çıkar” kendime mut ederin enişdeyi evelallah ha okumuş mamir.., ha şeherli; gafaları bek basmaz ketempereye getirin evelallah i(n)şallah emme hiç isdemezsee ………. valla o ğözellikde biri kocasına isdediğini etdiri akıllı, cazı , uzun sarı saşlı, al buyday yanaklı upuzun boylu, padişah gızı ğibi yok bi da öyle biri halam gibi biri olsa valla gaçırman ya da gaçırın valla o’nun gibi biri az bulunu(r) o civarda “ay parçası” derdi dedem bile goca kövün en gözeli emme halam.. elden ne ğeli(r)? .. hani “Allahın işi-ğücü yoğukana özene bezene yaratmış” derler ya ta öyle, halam bidene gıralıça hele gözleri, bi ğözleri varıkıı değme dünya gözeline daş çıkartdırı kayınat gözeli desek yalan deği valla yanı ay parçası.. ta öyle el hasılı kelam; halamı alan yaşadı öyle birini alsam gayınıma geli-ğeçer atbaşı verin valla-billa.. gerçi köyün bütün deliğannıları hep onun hayalını oğşayo(ru) emme halam heş birine gulağ asmazdı assa bilmen mi bizim evin yolundan sağa-sola, olmadı aşşa-yokara halam uçu geşdikleri bellim bellim besbelli damımızda, camımızda bütün genşlerin gözleri emme o; onnarı ğördükçene, yaka silkerdi burun gıvırı(r), gafasını çeviridi hazzetmezdi heş birinden huysuzlanırdı, sinirlenirdi, öyle zamannarda yerden bi daş alıp da adamın gafasına yandırasım gelirdi bi ğün birinin boynuzunu gırıvısan derdim galmazdı ay o(ğ)lan.. hatda bi keresinde de halı dokumaya gelennerden biri ismini zikretmek ilazım deği(l) hinci yaş tahtaya yan bastı belli ga(y)ri ya agasından nekdip getirdiydi ya da ne dediyse bilemecen hinci halam bi aksilendi, gözlerini bi çelertti kii; “-bak bacım böyle şeyler getirmeğ uçu geliyosan bi ta gelme” dedi hinci saçını başını yolcak deye ödüm sıtdı köpürdü de köpürdü, o an halam gözümde dev gibi böyüdü net(i)çede ne o ğız gakıp-gedebildi ne de bişiy deyebildi, ne bizikinin çehresi düzeldi ne bi ilaf etdi öylen ekme(ği)ne bile gakmadılar ağşama ğadak gakmamacasına halı dokudular birbirlerine vuruyomuş gibi kirkit vurdular, atkı atdılar, “işde” dedim “işdee” bi adamın alca(ğı) gız böyle olmalı at gibi kişneycek, emme çitme de atacak yerine ğöre guyru(ğu)nu tozudacak binerken de yanında gezdiriken de ille at, hemi de Kekliğoğlunun gelin alınan “ak at” gibi.. ben alıkana bakacan halam gibi mi.. tamam sırf zenginler deye onnara varacak herkeşin getirdiği nekdibi alcak bana gel deyene gaçacak değil ya hemi zengin olsalar n’olcak gız’ca(ğı)z oğün gakıp gedemedi emme ertesi ğünde ğelemedi bi taha da o dallara basmadı zavallı… zengin gısmının kendileri deği ki, “işleri zengin” valla görmeyon mu, çoluk-çocukları daha zabahın zeherinde kimi sürünün peşinde kimi çiftin gıçındalar garıları demişsin, eğile-eğile ahır-hayat, süpürcez, süt sağ(a)ca(ğı)z deye gasgambır galmışlar, uyku yok, dünek yok el içine çıkıvıcaklayın üst-başları yok get neneyen ellere ğalsın zati o halıdan keyri de ebem evden halıyı galdırdı bi ta(ha) da eve halı zili basdırmadı keşiğe de yollamadı.. tabi ne de olsa dedemgilin halları-vakıtları eyi.. gıyametden beri halı dokuyannarı görmüş kiminin çatısı bozulmuş, kiminin elleri çötümüş kimi gambır, kimi yampiri, kimi dünyasından bezmiş, kiminin kendi-kendine olmuş-getmiş çoluk-çocukları halam hayat süpürmeye file gaksa, ebem süpü(r)tdürmezdi ki ne onu (y)okarı savar, sonura da o değilden aşşadan ünnerdi anama “-gelin beri baaak, … sen bu hayadı heş görmemin gız-gızım” yazzık anamın “-edemen” “-ıccık da gızın etsin” deycek halı mı var idi elindeki işi gaydı bırağır ebişir emer gardaşımı ya da bize “bakalag olun” deye goyvuru hemen aşşa seğidirdi halam düğünnerde-bayramlarda filen keyinsin de bi çıksın soka(ğı)n gatına her yerden fark edili(r)di valla, o boy-pos, o endam gavak a(ğ)acı yörüyomuş gibi herkeşin yüzünün döndüğü yerin tam “hak ortası”nda halam! yanında artisler file halt etmiş bana aldırmazlardı, hıyarlar benisem herkeşe dik dik bakar yeycek gibi bakannara teker teker söğerdim o yüzden keleklerini doğrar armıtlarını silkelerdim ..ına ğodumun döllerinin adımı -nakıs-’a çıkartdılar şeyimden aşşa Gasımpaşa de! onu decem, köydekinnerin hepiciğine depeden bakardı alçaklarda eğleşmezdi deği yaddan yabandan, köyden gelen dünürcülere bile bi “-hoş geldin” bile demez, yüz vermez, yüzlerine ğülmez çay-gayfa eletmez, hızmat etmez kimseye “-yaşım da(ha) güçcük benden böyükler duru(r)kana” deye geri çeviri(r)di .. “-gıı gocaya varmayon mu” deyennere “-goca goca daş düşsün depenize” derdi Müslüğ Ebe bi tefasında bize ğeldiydi ona neyise “-gelen geden yokmu gayrııık” deyince ebem “-olmamı ay gelin turşusunu mu gurcaz..? bobası da verimker emme bizim abıla kimseleri beğenmeyoru ağzı yokarlarda aşşadan yemeyoru” dediydi o’da “-ben onun gadak gözel olsam ya gadı derin, ya gaymakam hemi de en gözeline varın” dediydi dünkü ğibi gözümün öğünde o ğün ik-diba halama o ğözünen bakdım ne gökgızlar, ne keklik kızlar ne ekizler, ne Ümmülerde ne Memetlerde ne Delamatlarda ne Efedayılarda ne Macarlarda ne Hacıosmannarda ne Yakıplarda hakgaten köyde onun üsdüne gözel yoğudu o ğünden sonura halam gözüme bi başga göründü ne yalan söyleyen uzun boylu uzun sarı saşlı canlı benizli toplu galem gaşlı tay gibi.. gararım garar ben halam gibi biriynen evlencen epap da nerden bulunu(r) böylesi de! bizi(m)ki de.. iş mi hinci halam gibi ğözelini nerde bulacan dünne ğurulalı, halam gibi gözel gelmiş mi ki acaba da bulacan da alacan… DİPNOT cazı: cadı, becerikli oğşamak / ovşamak : okşamak uçu(n): için yandırmak: yanlamasına atarak vurmak, yan tarafına vurmak olabilir bi-ta(ha): bir daha üst-baş: giysi, elbise çatı: iskelet, kasdedilen omuz-boyun bölgesi çot-çöt: elsiz, ayaksız (çolak-topal) ya da eller formunu yitirmiş, hareket edemeyen eğleşmek/eğlenmek: oyalanmak, vakit geçirmek, beklemek, durmak ona ne : o ne karışıyor, onu nerden ilgilendiriyon, kahyasımı anlamında verimker : vermeyi tercih ediyor olmak, vermeye meyilli olmak |
nerden bulunu(r) böylesi
birde halanın güzelliğini dillendir seniz