veladetdudakları bir ömrün kurumuş gül tarlası kırmızısı gece çalınmış dilber salonun perde tülü ah nasıl çekilir gece sokaklara mor tükürür içinden çıkılmaz üstelik Azrail kınadı ıslak yağmur önce kaldırıma düşsen senden sonra ben ölmem asırlar önce yola çıkan rengi bahar dengi tepegöz salyası bulaşmış itlerin kaldırım taşlarını parçalar tecritte kuduran militan cehennemi öfkesi sarar bedeni yalnızlık safhası yaftası hoş boynumda boş darağacına asılı karanfil kendimden kurtulsam avluda dut ağacı kadar düşlerimde salkım saçak eski ve yırtık urbaların toz bezi yapıldığı illerde hayat şırfıntı süpürge sapı bak kara deliğin sinesinde katiller emziren şiddet yüzümüze çarpan olaylar zinciri kahpelik şüphe denen yurt tuttuğunuzu atın içeri kurdun ana vatanında yeni bir doğuşun peşindeyim sonsuzluk oluşun |
:(