ikiye bölünenbenim şu kelimelerin çarmıhına çekilişim acının prömiyerinde kederle sınanışım kaburgamın altında sinsi bir cereyan hüzzam bir eprimedir sevdiğim şu yeryüzüne zamansız ve amansız dağılışım bir uzansam ellerimi tutuşturacak o nazlı bakışlarını uzaklaştırışım -şehla mı demeliydim yoksa?- acı bir çaresizliktir bilirim gemi sonsuzluğa uzanan develerin yarası sağalmaz yılkıların savaş atlarının eşkin yürüyüşüne ve dörtnala koşuşuna baharın en delikanlı yanına yığılan kalbim benim şuh dalgınlığım mendilim mavzerim sayrı sularda şavkıyan kamçım senden uzaklaştıkça paslanan kılıcım kınsız kinim hıncım dağlardan koyaklara seğirten sesimin yankısı delikanlı çağım on sekiz yaşım bütün kliklerimle gelip kıyılarına yanaşışım kendi dalgasında boğulan deniz kadar yorgunsun sevincime barikatlar kurmuşsun gözlerime bukağılar sesime prangalar vurmuşsun niye! // çöl çocukları kızışınca kuyular Uhuda taşar mı söyle taşar elbette bir taşa kuyu bağlamakla bir ağaca çaput sarmakla bir çöl ağlamakla geçilir mi söyle! geçilir elbette! o yerini terk eden okçular o mızrak savrulan Hamza! ağlayan peygamber vahşi köle yahşi Hind kamgalar fışkıran öfke kanla yununca diner mi söyle! dinmez elbette! kaç zamandır ışıklı sular sürülmüş yüzümle dalarım çöle dalgın dalgın dağlanır yüreğim senin dizlerinde bir Kusva inadı bir Burak savruluşu dudak kıvrımlarında gözbebeğinde rengîn kokular ben bir Yesrib ezgisi söylerim usulca bir şiir tutuştururum bir ağıt bir vaveyla koklasam kirpiklerim yanar öyle ya sevgili herbiri gül yaprağıdır sonsuz yeşillenmeyle soluşu önleyemeyen geçkin sevdalar... |
Huşu içinde. Beğendim...
.................................. Saygı ve Selamlar...