SARMALINDA ÖMRÜN...
Künyemde hatıratı olan üç beş sakil imge;
Tezahürat yüklü gıybetlerde en hakir reçete. Tanrısı kayıp ırgat iklimlerin Nüktedan aşklara savaş açan tecellisi: Yumruk büyüklüğünde kaçak ne çok tümce, Bıçkın ve kâfir yoldaşı en muktedir kıyım; Yine de indinde seyrelen hegemonyalardan Tırtıkladığı kadar efkâr yüklü isyanların Gönülsüz birlikteliği kadar akla ziyan, Bir daldan diğerine seğirten dut yemiş bülbül Kadar suskun olsa da yitip giden ne çok vicdan. Kurtuluş, hürriyet ve sarmalı kör kütük aşka Nizamı, serzenişi yitik, bedbin tezahüratı Gönülsüz sevdaların. Çapı yarım, gönle hüzün ve dilin tutukluğu Anlık kayıpların. Safran sarısı düşleri kayıp nicedir, Nicedir hazan yüklü şafakların nizamında El konan masumiyet kadar hezeyan yüklü Ölü bedenler iken, yanık tenine kaderin Dokunmakla mükellef basireti bağlanmış Yırtık ve kopuk düşlerde, Rast geldiğim yüzü olmayan insanlar; Bedelsiz, emsalsiz o ödenmeyen kefaretin indinde Soluk bir gülümsemeye hasret Ki yeri geldi mi en münafık kelamı Ve gelmez iken bir araya iki yakası: Dünden artık, Aşk gibi kiralık, En soluk ve en tutuk niyazı yüklenmiş bir kez. Solun nezdinde atmayan bir yürek belli ki Aşka namzet bir kayboluştan sona ramak kala Hakkaniyetin rahmeti Sarmalında ömrün, beklediğim tevafuk. |