16
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
4064
Okunma
Hüznü revnak, payidar ve devasa
Heybeti ulu çınarın gölgesine sığınmış
Bakir ruhumun fısıltısı.
Kasvete dönen gecenin tedirginliğinde,
Yoldan çıkmış duygular kadar kaskatı,
Hanidir seyrelen ömür güncesinin
Dalgın yapraklarında süzülen nazlı nazlı,
Kâh kırık bir dünün nakaratı,
Kâh gönlün rağbet ettiği özlemin en isyankâr notası.
İstila edilmiş bir benlik kadar tamah yüklü
Koynuma aldığım düşlerin yalıttığı
Bir sızıdan dem vuran isyanın kim bilir
Hangi kayıp rotası…
Gölgeler, delirmiş akşamların en sancılı yoksunluğu;
Gömülü başım en derine ve usulca dinlerken sensizliği,
Sondan başa dönerken yavaşça.
Hangi sokak, kaybolmuşluğumun çıkmazında bitiş;
Hangi son, başı olmayan yalnızlığımın kuytusundaki
O terk ediliş
Ve hangi ben aslı astarı yükümlü kıyıların
Hükümlü sorumsuzluğu kadar tamahkâr…
Mütereddit bir ömrün isyan yüklü gölgelerine
Yaptığım tek bir rötuşta saklı işin aslı,
Bir gölgede yitiğim
Bilindik bir aşkın neferiyim,
Bu mudur sakil kimliğim kadar
Dokunulmazlığı akla zarar
Ceberut bir ruhun eşkâline yığdığım
Töhmet altında sayısız imgeye sığdırdığım
Dokunaklı mizaçların tantanası.
Güncemi istila eden tedirgin kelimelerin
Dokunaklı taarruzuna yüklediğim anlamsızlığın
İsyanında sığıntı ve ritüel bir imgenin
Gönül koymuş isyanında,
Kayıp ritmimin tevafukuna gizlediğim
Bir ganimetmişçesine.
Hiçlik makamında çalan kayıp bir şarkının
Efkârında kaybolduğum hele ki isyanı
Yâd edip derinlerdeki kaybolmuşluğumun niyazında
Kâh savruk kâh yalıtılmış bir neşeyle
Soluduğum hangi cümle ise sığındığım,
Hangi gönülse kapısını çaldığım.
5.0
100% (27)