HÜZNÜ YARILADI SAĞANAK...
Bir adım ötemde atamadığım hüzün buharı
Soluk tenimde saklı rengi Bir yudum sevdada boğulduğumdan beri Bu elem bu cefa Yürek yanığı deneni gelip bir de bana sor. Ne öfke var dilimde ne de sitem bağrımda Gündönümüne rast geldiğimden beri Görmez oldum gün yüzü; Sükût sanma ki ikrardan, Şükür ettiğim kanaatten Nizamı serkeş kaleler sanma ki israftan. Hüznü yarıladı sağanak Ömrü tamamladı diğer yandan Kapıştı şeytan ve evren. Öldürüldüm günbegün Haramdı gıybet ve nefret yüklü tezahürü beşerin Gönül düşkündü aşka hem de ezelden. Gizemi belki de ayracı ömrün Hele ki yitik sevdalar düş bildiğim Garip mizacın hem de nasıl, kabul et gönül Yüreğin sevmeye olan özlemi değil mi, Hele ki girdabı belki de o yaşanan o bedelli sürgün. Yetmedi yetemedi hiçbir katresi Silmedi de gözümdeki yaşı Günlerden bir gün, diye başladı hikâye: Gündönümü gönül seğirtirken acemice: Gıyabında süzülen üç beş cümle: Ha bugün ha yarın, demek kadar yalın Süzgün bir ömrün kim bilir kaçıncı perdesi Elimde kalem yüreğimde hüzün Cebelleştiğim ne varsa günbegün. İnancı baki kılan tek gerçek Gerisi teferruat inan ki. Sırdaş düşler tek teselli Kıyısındayım ömrün belki de çok uzağında, Külliyen yalan aşk denilen Girdabında verilen hükmün Alabildiğine sancılı ölüm: Yaşarken gömülen hislerim, Görmezden gelinen perde arkası benliğim Demlenirken usul usul. |
Sizinde duygularınıza selam olsun.
Kutlarım