sen eylülde ben hülyada
"Oğuz Durdu’ya"
tuzlu suları çiçeklendiren aynada gördük çıplak ayaklı ölümü!.. doğduk kuş/andık giysimizi, bir doğuma bin üryan öldük! kattık denizleri toza dumana, iklim iklim içtik uzak şehirleri. yıllar argını yaptık biz şiirleri… üşürüz diyorsun ya buralarda, şimdi dokunsak şu yalnızlığımıza; yaralı bir kuş sokulur koynumuza. utangaç hüznümüzün vakur dudağında, yalpalar dururuz boydan boya… ürkütüp gölgelerini soyka gecenin, al bir Akdeniz’in susuz sıcağında, dallarını kırarız biz canlarımızın. birden yıkılır savunma duvarlarımız, sayıklar durur içimizde birileri… küçüğüz ne de çabuk büyümüşüz! ille de düşlerimizin yangısı değil mi? yol boyunca küsüşmüş ayak sesleri, kimi eylül ardılı kalır kimi hülyadan ileri, düşmez iki yakamızdan mahşerin elleri… hidayet dal/can sokağı lambaları 24.03.2008 |
ille de düşlerimizin yangısı
sen eylülde ben hülyada
küskün ayak sesleri
iki yakamızda gecenin elleri… NE KADAR GÜZEL DİZELER OLMUŞ KUTLUYORUM
YÜREĞİNE SAĞLIK SEVGİLER