YÜREĞE ZİYAN...
Ansız, zansız nasıl da zararsız
Sonsuz başa aldığım her seferinde Kayıt dışı gizli bir tanık kadar pervasız, Sondan başa sardığım Gömüp de içine saklandığım: Devrik cümleler çıkmış yoldan bir kez Zirvede madem meylettiğim Gönülde hatta sevdadan türettiğim. Emsalsiz bir gönlün hutbe bildiği, Dokunuşuna ebediyetin her dem meyleden. Nöbete çağırdığım yarınlarda saklı adın, Hicap etsem de söylerken feyiz aldığım. Kaç şarkı, kaç dokunuş, kaç terk ediliş: Hadi sav sen de sıranı rahvan gönül Peyder pey tüketildiğini görmez miyim. Saklı sevi dili en derinde, Yüzümde titrek ve solgun bir gölge, Kayıtsızlığımın yürek burkan yankısı, Sanma sen yine de, İkrardandır bunca sükûnet. Muğlâk bir düş, aşkın tınısı Ve yüreğin aşı gizlice sırdaş bilmişken Yalnız ve kor geceyi: Tüketilmişliğin gölgesinde yaşar yürek: Öylece ve sessizce saf tutar rağbet edilesi bir niyaz ise Hükmünü verir önceden hele ki serkeş tınısı Yoğrulurken günden güne. Yanılsama sen ki heybetli bir düşün tecellisi; Aşk yine yıkım yine devingen Varsıl gölgelerin hâkimiyetinde Çaldığım kaçıncı şarkıda İçinde saklı tüm nazım, niyazım. Kanıksamak mubah, ölüm günah Sırdaş bildiğim gök kubbede saklı tüm yalnızlığım. Bin kelama bedel bir tebessüm Gözlerinde kaybolduğum bitimsiz günlerin Sarkacı belli ki savrulduğum. Hülasa bir edim hele ki o münafık öngörüler, Dipsiz bir evrim her yeni gün Yeniden şekillendirildiğim: Belli ki mizacı olmazlıkların karargâh kurduğu Cibilliyetsiz oynak insanoğlu Aşkı yadsımış, günahı kanıksamış Nasıl da pür neşe: Her sözü iğneli, Öylesine astığı günahlar boynuna Tanrı seyrederken sessizce. Bir nebze de olsa taşan usul usul Fazlasıyla yorgun, bitap o telaşın. Hanidir bir tezahür iken yetim yaslar, Gönülden ırak olmasa da Nedamet yüklü fısıltılar: Kâh girdabında kâh gönül tezgâhında Ve fazlasıyla asılsız bir günce, O muteber hayli tekin olmayan bir tecelli mi yoksa Sözüm ona revnak kımıltısı, Çıkmışken ipliği pazara tozutmuş devranın. O revnak kıskacı, demli gölgeler iken çıkan ayyuka Ve nazarında soluduğum güleç bir akşam Hani olur da çıkmam sabaha. Güncemde şerh düştüm hayata; Debdebeli ahkâmlarda soluklandığım İçli bir öfke misin yoksa bu denli akla zarar? Hani olur da kıvranan bir buğu penceremde Ve yalıtıldığım dingin günler iken Nasıl da huzur bulduğum… Anbean yoğururken zaman, Tefekkürdeyim madem her an, Asla da pişman olmam Varsın yüreğe ziyan bu hükümlü devran… Güdümünde telaşın Ve pür-ü pak sefaletin, Yoksul bir hane efkârı yâd eden, İnkârı ne mümkün ey aşk denen Sonlanacağını bilsem de gün ermeden nihayete… |
Aşkı yadsımış, günahı kanıksamış
Nasıl da pür neşe:
Her sözü iğneli,
Öylesine astığı günahlar boynuna
Tanrı seyrederken sessizce.
mana dolu dizelerdi kutlarım dost yüregi