Tırtar / ŞehitFelek Sülemeni tutunmaya çalışırdı, bizim mahallede Tepe Mahalleden gelip, ne yaparsa yapsın, kabak başına patlardı her seferinde birbirne düşürürdü nihayet, bazen kavurka bazen de ıvga verip, bir şekilde muhabbete dalardı uzun gülüşüne herkesi güldürürdü eller başka konuyu da halletse o hâlâ gülüşünü sürdürürdü hayata bir, dört elle sarılmışlığı vardı Feleğin oğlu da olsa, sefil bir hayattı sürdüğü, Felek sürüsünün keçi çobanıydı başkasına çoban durdu, kuzu güttü birine çırak, ötekine amele, su bekçiliğide yaptı, kendi çaresizliğine, arkasızlığına yanmaz, bir de etrafındakileri kollardı, Allahın sümüklüsü “Öte Yüzden” kepici birinin peşine takılıp gitmiş, “yürü ya kulum” denilmedi Feleğin Süleyman’a kepiciliğin mekezi gene bizim mahalleymiş, nerden estiyse kaptırmış gönlünü abayı yakmış Menevşenin Kezban’a bir kış günü oldu düğünü, neçe zaman sonra; pilav yerine bulguraşı, tahinhelvası yerine pekmezli un helvası vardı, kış-kıyamet düğününde, “fosfos dığanının dibini mi kazımış” ne Kezban gelinin günahı neydi kış-kıyamet, ancak bir traktör çıkabildi Derviş Kazım’ın “karda kışta düğün eden”e sövgüsü öte mahalleleri dolaşıp, Tepe mahalleye gelin anca akşam karanlığı inebildi Kel Dudu’nun kılçullu evine, Kel Dudu’nun evi tek gözlü üç ayına varmadı 1952’li Felek oğlu Süleyman Çark askere gitti, Kezbanın boyu yüklü son mektubundan önce kendisi geldi, bir bahar günü, haziranın onbeşi, ikindi üzeri mektupla adını koyduğu Belgizar’ını kucaklamak nasip olmadı Felek Süleymanı’na Felek Süleymanı baba öylesine geçti ömrü bir Belgizar’ı kaldı yadigar bir gülüşü, bir hikayeleri, bir de dul Kezban Feleğin sümüklü Süleyman uzun gülüşlü, Allahın hikmeti “Kırklareli’nde şehit düştü” “Süleyman Kule” demişler, şehit düştüğü yere santrala da “Çark Santral” bandolar eşliğinde çakı gibi Mehmetçiklerin omuzları üstünde arkadaşları taşımış tabutunu Belgizar’ı kucaklamışlar onun yerine çakı gibi askerler çaresiz, bükük boyunlu ufukta her birinin gözleri, hepsinin gözleri dolu dolu, bütün köy, kucaklarına bastılar Mehmetçiği, Feleğin gök gözlü Süleyman’ın yerine Süleyman Çark’ın köylüsü Allahın sevgili kuluymuş Feleğin Süleyman,.. Feleğin Süleyman Allahın gökgözlüsü öyle ya ne Ortadepe, ne Mereçe Mezarlığı, almaz onca omzu kalabalık insanı Musdukoğlu’nun akrabalığı tuttu herhalde biraz Tollardanyüze doğru çekdi anını Mereçe Mezarlığı, çelenden dışa daşdı cenaze gelmeden daha Tollardan Yüze uzunca bir mezer gazıldı, görülmüş şey değil, tabutuyla defnettiler Feleğin Süleymanı “-Felek Sülemeni, tapıdıynan gömüldü” kimbilir kimlerin canı yandı, kimlar ağladı ardından kimler gelmek istedi, gelemedi kimlere nasip oldu, kimlere olmadı yıllar sonra bile ziyarete geldi taa İzmir’den emekli komutan bebeğini bağrına basmak nasip olmadı, ürün kapladı tez zamanda mezarını Felek oğlu Süleyman, bu kadarmış ömrü genç yaşta şehit düştü Gazi Kızı Keziban kalakaldı kucağında kırkı çıkmamış kızı diğer elinde muska şeklinde dürülmüş Türk Bayrağı Hürriyet gazetesinin orta sayfasında alnı çekkili fotoğrafı “yeni doğan kızını göremeden şehit düştü” anası Menevşe gazi maaşıyla hüküm sürdü ne köylü gibi tarla, çift, çubuk, ne üç-beş keçi koyunları oldu ne de inek telaşları Kezban Felek Süleymanından şehit maaşlı nikahsız, kimbilir kaç kocaya vardı, tek çeyizi şehit maaşı, yine de Belgizar’ın babasız geçti ömrü Allah bahtıyâr eyleye ömrünüzü… |
Ruhu şad mekanı cennet olsun.