acziyetim sözlerimdir
resmiyete döküyorum
acziyetim sözlerimdir kabul edin sizler de adım, soyadım ve imzam ve kabulümdür el yazımla cefamı çekiyorum, sefam yok eza mı çekiyorum cezam çok künyemde hüznüm asılı ölürsem hüznü severdi yazın ve beni şiirlerimle defnedin beni bir başıma koyup giden yâre selam olsun ve and olsun ki ömür boyu sürecek olan bu aşkın sürgünleri elbet bulacaktır seni ister yaşarken beni, ister ölürken bana ister gelirken bana, ister giderken benden sana şiirler yazdım buğday tanesince sen yoktun öksüz kaldı şiirlerim boynu bükük kaldı sözlerim takılı kaldı gittiğin yöne gözlerim asılı kaldım yokluğuna ölmüş bir kelebek gibi cansız ve kurumuş gövdemle aşkın timsali oldum seni ölesiye severken beni, bu dünyanın en azaplı acısı ve en kezzaplı hüznüyle baş başa bırakan sana selam olsun sana , mısraı bercesteler yazsam da az gelir sanma ki senden başkası var ve sanma ki senden sonrası olacak kıyametin emaresi olur bu bende bu aşkın semeresi hüzündür bana şair olsam da yetmez kelimelerim sana isyan ederim o an kelime dağarcığım dar ağacına döner üstad olsam da sana acemiyim her zaman mübalağa sanatı eksik kalır ne diyeyim daha sen sağılmadık süt tadılmadık bal içilmedik su koklanılmadık çiçek dokunulmadık toprak ve bozulmadık mavisin bir ömürsün henüz yaşanılmadık bir güzelliksin doyulmadık adın dünyanın en tatlı kelimesi gibi geliyor kulağıma bu canda kalan hoş bir sada bu naçiz ve aciz can sana feda sesin içimi bahara erdiriyor salkım saçak sen açıyorum, sen kokuyorum yemyeşil oluyorum baştan ayağa papatyanın ilk açılışı, ilk göz kırpışı gibisin bana bir kelebeğin kozasını yırtışı güneşin sabahın ilk saatlerinde karanlığı çarşaf gibi atışı ne tatlı şeysin sen öyle ömrüme sirayet eden içime işleyen her şey sana bağlı bende sana ne desem az kalıyor dünyanın zirvesi desem minnacık gökyüzü desem ufacık arş u ala desem belki ifadem olur daüssıladır olduğun her yer bana kalubeladır olduğun her yer bana olmadığın her yer haraptır virandır kulübe-i ahzandır Yakup misali içine düştüğüm dipsiz bir kuyudur Yusuf gibi atıldığım ve Yunus gibi yutulduğum kocaman bir balıktır sana dizelerim var yüreğimde hazır kıta bekleyen sayfalar kafi değil, kalem yetmiyor acziyetim gözyaşı olup sele veriyor canımı eriyorum mum gibi dökülüyorum avuçlarına bir kalıp aşk oluyorum ömrüne sana ne desem azdır, ne yazsam eksiktir aldığım her nefes sana kavuşmam için bir sebeptir sen yoksan bu dünyada bana ne gerektir gönlümü çöl eyleyen sevgili yağmurumsun hasret kaldığım, şerha şerha yarıldığım kuruduğum damar damar, kırıldığım dal dal yağ artık bana çisil çisil, ıslat beni usul usul sana papatyalar açayım tarla tarla sana mutlu yarınlar getireyim, kucak dolusu özlemler ve şiirler yazayım sana ormandaki bütün ağaçları kalem yapayım gökyüzünü boydan boya sayfa yapayım okyanusları da mürekkep kılayım aşkımı anlatmak için ve bir sabah uyandığında bütün dünya okusun semada şiirimizi bilsin aşkımızı görsün göz bebeğinin tam ortasında semaya attığımız nakşımızı |
Beğenilecek bir şiir.
Gönlüne sağlık.
........................... Saygı ve Selamlar...