Nar-ı Aşk
kavislerinde rüzgar yüklü kanatlara
lodoslar estirdiğimiz kumral hicazkârları soyup minörlerinden kemankeş resitallerde portelerine asılı kaldığımız sevdamız yüreğimiz… ah!Müjgân hep on tondu mahallinde şafaklarımın kalk kızım dereler kanyak çekmiş sek bir düet kıvranıyor akıntısında kemiğin çorabı yırtık çimdiklerde araklanıyor gençlik ruju emilmiş sevişlere karışıyor yerlere saçılan şen tombullarda şakrak kahkahalara kasılıyor namus ilk kıvılcımındaymış karanlık tarafların kalk anemonların tersinden günü kovalım yok yok en iyisi mi gel ölümün ensesine Dört Mevsim’i üfleyelim düşsün aşk güpegündüz köklerimizde dirilsin kenevirli uçları nice eylüllerin zakkum çekmişiz kenevir çiğnemiş bozlaklara ot sarmışız kıraç topraklardan Nemrut’u dilenmişiz sevmişiz kızım fena sevmiş mavi entarisi vardı bir zamanlar göğün obruğumuza sıyrılıp safranlarımızda şenlenen yeşil nağmeli kuşlarımız biz aşkı onlardan aldık Zeus’un baldırlarından tazeydik onyedilik körpe kırılan omurgasında hayatı yakamozların iliklerinden guslettik diyaframlarımızda aşkı çığırttık iyotlar uçuş uçuş fıskiyesindeyken şakayıkların ölüme kucak açtık Mai ve Siyah kollarımızda sara nöbetlerine tutulurken Mesnevi’de tövbemizi bozduk oysa !Bütün aforizmalar ikindi sonrası doğar tanyeli üfler bakışlarını parçalar gelinciklerin ey!Gelmiş geçmiş tüm zamanlarına varlığımın kader biçen dünümü bugünümü yarınımı Berzah’ın suretine okuyan çıkmayan canı beyaz çığlıklarında bekleten ah!Mide zafiyeti kızılcık bulantısı kordonu kopmuş virtüöz sancısı ah! Boşluğu orospu sanrıların meşru dölü yokluğunun yırtık bir jeenden iliştir kemeri Müjgân ‘’bağımsızlık mücadelemizin gelmişine geçmişine!’’ acemi bir kontes fırlıyor bırak yakutlar yerinde kalsın uyan !Bebeği emzir Baküs’ün kadehine gözlerimizi akıtmışız kopsun perdesi kırılsın kılçığında yaz dinsin ağrılarıma sonbaharı sahi! Ne yazar Kızıl Papaz bak !Kuytularında gurubun fa majörlere çekildi ay haydi! Müjgân sızlayacak göğsümüze az şarap var! ’’yarpuz edb sayı 17’’ |