pişmanlıklarşimdi omuzlarımda soluklanırken nefesin dudakların aşkın tarifini yapmakta ki aşk... aslında bir savaş değil miydi? aynı gök yüzünün altında ve inatla zamansız ne çok gidişlerin vardı senin ıslak kaldırımlar ayak izlerini taşırdı hiç yorulmadan ki her sokak lambası sana kırgındı bozduğun tövbeler ağır gelirken omuzlarına ve her gece karanlığın içinde dans ederdi gölgelerin gecenin sessizliğini bozarken sesin şuursuzca ve duvarlarıma sinen kokun havalanırdı aniden üşürdü tenin gözlerini bana her yumduğunda ve bilirdin keşkeler kervanında geçerdi ömrün dirhem dirhem tanıdık ıslak sokaklar bildik aynı telaşlar hepsine alışkındın aslında ve sen vaz geçmedin gitmelerinden bütün pişmanlıklar ağır gelirken ruhuna çünkü korkardın korkunun ecele faydası yoktu bilirdin aslında biliyor musun? öylesine yorgunum ki aynı acıya uyanmaktan öylesine yılgınım ki hüzün bulutlarının pençeremde konaklamasından ve öylesine kırgınım ki gitmelerine gözlerimin seyirci kalmasından aysu ne kadar dibe batsa da insan var gücü ile yine yüzeye çıkıyor inan... |