4
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
708
Okunma
gecenin en ağrılı bir vaktinde
cılız bedenim düşerken toprağın soğuk sinesine
ölmekten değil de be gülüm
korkum
seni bir daha görememekten
susuyorum
usuma sindirdiğim gazaba uğramış tümcelerime
kırılgan yaralı günler düşerken sensiz kıbleme
günahkar bedenimin secdeye vardığı saatlerde
ve her düş ertesi bir daha kapılırken kederlere
dökülürdü didarlarım sunak taşlarının üzerine
bitişi yoktu bu gitmelerinin ey benim hayırsızım
her ayrılık başka bir kederi taşırdı yaralı benliğime
ki dişleri sökülen ne ayrılıklar yaşadım geceler boyu
baharı olmayan güzler doğdukça ellerimin içine
biliyordum sonu yoktu
ne gitmelerin ne de bu sevmelerinin
ama
kalmakta
vuslatı getirmedi hasretinle dolu yüreğime
kınından çıkarıp bütün düşlerimi
bir bir serdikçe güneşin yüzüne
arazlı bir haykırış düşerdi yine gecelerime
ve sen
s u s u y o r s u n
söyle
ben hangi sen susuzluğuma bir damla su bulurum
yüreğim çöllere bu kadar tutsak iken
ve ben
şimdi duvarlarıma gözlerini çiziyorum
sonra da siliyorum
gözlerin gözlerime neden gülmüyor diye
ki
ötelenirken bütün geceler
s u s m a söyle
insan kaç kere sever ki şu naçar ömründe
ve zaman
varla yok arası o ince çizgide dururken
ay/su
İstanbulda bir yerlerde
5.0
100% (7)