Boşluk/ Yutkundum ve sustum Boğazımdaki hırıltı geçmeyince Beni birkaç kez öper misiniz diye tekrar yutkundum / Kendini bu aşktan aklayamazsın diye bağırıp durdu dünlerce ve yarınlarca ellerim. / Şimdi dediğin şimdi geçti şimdilik gelecektir çünkü / Heceleye heceleye bilmediğim bir dilde Hayır beni bu aşktan aklamıyorum aksine Onu bu aşktan sakınıyorum diye kustum ... "Akşam dedi akşam kapım aralık yatağım ocak gir içeri kapat üstümüze şehri" Nasıl böyle güzelsin diyecek oldum "Güzel değil dişiyim ve ağzımdaki türkü yaşlanıyor o yüzden alıyorum seni koynuma ..." Yoğun kar yağışı varmış bu gece dilersen çay içip dağılıp gidelim "Korkma Buz tutmadıya ellerin tuzludur benim gözyaşım çözülür dillerin Sen dedi bilmediğin bir ormanda elinde balta çığlık çığlığa koşuşturup duran bir çocuksun..." Ben dedim ben bilmiyordum aşkı ondan oldu Bu telaş hep öğretebilir misiniz zahmet olmazsa... "Zahmet olur zahmet olursa aşk olur Lakin sen katlanamazsın Çıkıp gider sokağa bulaştırırsın ellerini sahte namusların kırmızı yüksek topuklarına..." Hayır dedim ben sizi seveceğim üstelik sizin bu elleriniz hepsinden kırmızı kokuyor... Soyundu suçlu gözlerimle döküldüm karın boşluğuna. "Bu boşluk dedi Siz hepiniz bu boşlukta tohum bu boşlukta ölüm ellerim kırmızı değil kan Bu boşluktan doğup bu boşluğa ölenlerden arta kalan" Oysa ne kadar yalnızsınız ben sevmek istedim sade Diyip giyinip gittim Öğretilmişti esaretinden memnun olana Yusuf olunmayacağı... |