NAZAR ETMESİN YETER Kİ...
Yitip gitmelerde saklı devrik sarkacı
O gümbürtülü sevinçlerin: Kâh devingen bir yara kâh evrilen mizacı Gönle yenik bir düş iken, kelamı Derinde saklı niyazların gölgesine sızan o terennümün Ilık ve muhafazalı sırça köşkü iken Peyda olan nazarında gök kubbenin. Olası kırık bir edim, muhatabı sonu gelmez İzleğin sancısında demek kadar beyhude, Nazar etmesin yeter ki gömülü dünlerim. Kaybolmuşluğum rotası sadece O’nun nazarında Varsıl bir kimliğin serkeş öfkesine yığdığım Ve sığındığım ümmetin rahmeti kadar ılıman bir iklim Güzün bitiminde ses bildiğim ve zamana sığmaz Ansız ve muğlâk yarınların ikbali iken saklı yürekte: Hanidir uzağında yitip gitmelerin. Miladım tefekkür, sonum anlık bir serzeniş Ve gıyabında tekerrür eden ezik mizacı O düş gezgini imgelerin: Sarnıcı boydan boya kırık yine de sakındığım gölgesi Rahvan ve silik mizacı ile saf tutmuş o çocuk yarım: Yarım, kayıp çoktan, Yana yakıla ağıtlar yaktığım. Ölsem ne gam, desem de Acım, enginlerde çalan bir ıslık, Duyulmayan tarafınca münafık yergilerin O varsıl silahı iken Gıybete dönük bir sancı nazarında âlemin Ta kuytulara gömülü. Alayı yitik cümle, ayrık gönlün teamülü Sür git yürürken ölüme. Gömülü hezeyanlar, Anlık telaşlar yeknesak alabildiğine: Yoldan çıkmışlığına nazire eden aşka Huşu dolu bir anlam yükleyip de Patavatsızlığında durağan seyrin Ölgün tezahürüne serzenişi kadar yüreğin. Çekimser, karamsar, yüklü bulutların Taşan rahmetine sığdırdığım Ve sığındığım şu rahvan lehçenin Ninni bellediğim yitik ritmi. Kâh kayıp kâh sönük gök kubbenin Derman bellediğim boyutsuzluğunda Kaybolmuşluğum da yandan çarklı bir buluta Yüklediğim dermansız dertlerim. Beyanatı yürekte saklı ve adım kayıp en az gölgem kadar: En acı reçete iken döngünün niyazı, Kerelerce yenik düştüğüm o öfke kadar küpüne zarar: Havsalımın almadığı tek bir katresi dahi Çalıntı bir aşkın mizacı, Görüp göreceğim tek kare: Elimde ölgün bir çiçek adını bilmediğim En az kayıp yarım kadar istiflediğim, Olmazın oluru bir sevda ayrı düştüğüm. |