Rüzgar Kanatlı Düşler
köyümün buğday tarlalarına sür beni ey rüzigâr!
ekşi otu kokan ninemin sofrasında uyanayım çocukluğuma güneş tepeden doğarken kiremit yakılı konağa gün doğumu düşler kurayım koynumda lavanta şişesi bir kese yakut dalayım körfezden güneşin çırpınışlarına bir kız çıksın koyaklarımdan bir kız saçlarının yellerinde mavi nisan sabahları tel tel uçuşsun duvağında gümüş yansıyışlar geçerken yalı sokağın gözlerinden düşeş topukların incelen ökçelerinde kırılayım kılçığına ah karanfillerin çatırtısında is akşamlar dağlansın yırtılsın laçinler sürmesinde hayallerin buz bir ten ışısın burnumuzda kızartısı gül tozuyuşların abanayım söylemlerinde harelendiğimiz ayın suyuna delinsin dehlizler delinsin debisinde kanyon kanyon çağlayışlar fıstık yeşili omuzlarda salkım saçak dokunuşların esintisi düşeyim avuçlarında titreyen göğün kumsallarına serpintisinden tan ağrılarının saçılayım boynun arkaya düşüşlerine ah inci inci tanecikleri kıpır kıpır damlacıkların abanayım ağzında cıvıldayan kuşlara eğsin saçlarını göğsümde ağlayan suya kiraz çiçeklerinin sürüklendiği kaynağa yağmur çeksin dizlerine eteklerini koştursun çıplak ayak imdada ah dolan izlerinden hasretlerin ırmak ırmak boşalsın kucağımda yanan günlere yırtılsın nefes parçalarında can ellerinde bir demet gelincik savrulsun bir daha şafağa kızıl bakışların altında ey rüzgar bırak uyanayım filiz filiz baharlara yazgısında çırılçıplak çığlıkları bassın cıvıltılar! ’’Özgür Sanat sayı 19’’ |
neden ısınmıyor dönüş yolunda ayakların
niye üşüyorum bu kadar
yoksa çoktan sobelendi mi düşlerin soluğunda sevdalar
sahi aşk bunun neresinde
baş koyduğumuz yastıkta mı işlemesi solan güllerde mi
dudağımda kalan son iz
dem tutmuş yalnızlığıma tek yoldaş
sahi nerede sevda
yoksa ucu yırtılan kefenimin izdüşümlerinde mi sayıklıyor hala...............
çok güzel,akıcı ve anlamlıydı acıklıydı,kutluyorum,Dua ve selamlarımla