KELEBEK...
Canhıraş yoksunluğumun dağınık çatısında,
Yanılsadığım vakur yılgıların tınısı kadar isyankâr Ve ışık geçmez cephesinde sonlandırıldığım Kasvetli gönül penceresinde: Nöbete durduğum yokuşların tepesi, O sitem yüklü öfkesini görmezden geldiğim Tanrıçaların gizem yüklü siluetlerine Ellerimle dokunup kıyama durduğum Ve şifresi kâinatın en derininde… Sancılı bir ölümün engebeli durağanlığı hele ki Saplı kalmışlığıma rest çekerken evren, Hanidir gizlendiğim kozamı kırıp Ve kanatlarım flu bir gökkuşağına Dönüşüp de uçtuğum çiçekten çiçeğe Kanıksadığım ebemkuşağının çeperinde Kayıtsız yalnızlığım kadar dokunaklı Bir şarkı dilimde o tekil tekerleme. Soyut imgelerin ümmet bildiği melekler kadar Masum ve doğurgan iken tabiat: Yoldan çıkmış kırık gözyaşı dolu Tabutumun pervazında geçit verdiğim Kaderin hükümranlığına yığdığım üç beş izlekten Geri kalan acısı devrik bir gönle nazire eden Tanrı Kadar kutsandığım aşka niyaz. Ömrün serkeş yoksunluğu kadar buyurgan O çetrefilli kanıksamazlığında Ayvaz bir evham nasıl da şüphe yüklü: Zerreciklerin ansız tezahüründe Gömülü kaldığım toprak yüklü Ve kayıp rotamın istem dışı kaygılarına Rest çeken evren değil mi aslında, Tahakküm yüklü imgelemine sitem eden, O muğlâk yaratıların hicranını yok sayıp da Hacizli bir aşkı kıble bilip, Devingen ruhun notasız birlikteliğinde Kuralsız bir cümlenin çeperine yığdığım Tek bir izlekte asılı kalmanın hazin sonuna meyledip Yaklaşmaktan ziyade ölüme. Yok sayıldığım ümmetime söylediğim son cümle; Asılsız ve inkârsız hangi söylence ise İstifli, varsın uzağında kalayım Rotasız bir geminin geçit verdiği Sürüncemeleri kadar korkutucu hanidir İz sürdüğüm evrenin çatısı ansızın soluklandığım Kim bilir kaçıncı evre, Ölüme dönük kim bilir hangi yüzün tasviri de Bu denli kayıtsızım gün ve gece: Kâh tamah yüklü kâh serzenişi nüktedan Bir sancıyı buyur eden o hazin sona Meyledip ölümüne raks ettiğim cennet bahçesi kadar Yalıtkan bir aşka peşkeş çekerken şu naif benliği Gıyabında demli bir yalnızlığa mahal veren Kim bilir hangi düş bekçisi tutan elimden, Son sözü söylemeden Tanrı. O nüktedan hidayetine ermeyi dilediğim Bir ömür güncesi benimki: Olur da yüz sürdüğüm aşkın hürmetine Ereceğim keramete asılsız ve ansız bir gündönümü, Ertelenen ölüm öncesi. |