DÜŞ KATİLLERİ...
An’ı kıble bildim ve gönlü mihrap,
Sakıncalı üç beş kelimeyi peşkeş çekmekse; Hanidir suskunluğuma namzet Peyder pey tüketilmişliğimin Tedarik yüklü tezahürü kadar yeknesak Ve elimde kalan o son bildirim, İkrarı görmezden gelmek kadar tamah yüklü, Devinen gölgeleri bir kez rahmet bellemişken. Külyutmaz hacıyatmazlar, Aslını görmezden gelen ve sükûta giydirdikleri yelek. Kopçaları kopmuş kavuşamadığım yakanın, Sicilime yazılan kırık ve tedirgin tek bir hane: Tek bir hece altı üstü, Kâh gün kâh gül, Varsa haricinde bir kelime, Tutuklu yüreğime sen söyle. Hoşnutsuzluğuymuş asılsız söylencelerin Ve devrik yetilerini bir kez sahiplenmişken O düş katilleri. Hanidir yoksun kılındığım kayıtsız bir mihrak İken sınırlarımı ihlal eden, Yazmadığın bir reçete mi yoksa Demli öfkeme yenik düşen. Bariz bir yanılgı benimki; Serzenişi buğu, aşka nazire eden Ve debdebeli bir boş vermişlik kadar sitemkâr Eşkâli kayıp tümden gelen ne çok yargı, Makamını yitirdiğim debdebeli bir şarkı En az kayıp yarım kadar. Yâd edilesi tüm yanılsamaların tezahüründe gizli Üç beş imge: Ne çok çekince ne çok varsayım, Bir gölgenin nazarında hicaba dokunmak kadar Varsıl bir yörünge, kaydığım ekseni yeknesak, Savruk tüm devinimin korunaklı sağaltıcı hatta Bitap düşmüş nasıl da yorgun o isimsiz şarkının Kim bilir hangi nakaratı, demli ve vakitsiz ayrılıkların Biteviye çoğalan, çoğaltan yankısında gizli tek bir sure: Nasıl da nüktedan belli ki patavatsız bir izdüşümü Kayıp o revnak yenilginin. Belirsizlik sarkaç eyledi, Mizacı sıkkın edilgen o ruhun tek tesellisi; Rahvan duraklarda nöbete kaldığı kaç akşam, Kaç hezeyan kırık haznenin taştığı. Tanımsız ıslıklar peyda oldukça Hükme vardıkça teyakkuzdaki gönül: Doğurgan ve çığırtkan imgeler hadi yetişin imdadıma, Sünepe alabildiğine ah nasıl da bitimsiz Doğum sancısı. İnkârsız gecelerin safran sarısı muhabbetlerine İstinaden, yeknesak ve vakur bir gülüşün Perde arkasına saklı tüm imgeler: Bin bir nazla kırılganlığı payidar kılan Ne çok sakınca, beyhude onca çekince. Ramak kala aşka, külfetmişçesine Sığıntı yüreğin nezdinde, Mizacına sakladığım üç beş düş bekçisi: Rahvan yalnızlığa nispet bir kıyam bir tükeniş İkilem yüklü sıra dışı bir serzeniş, Telaşı yok kılan, rahmeti esirgemeyen Yine de haznesi geniş o engin rabıta Yola gelmese de ıskartaya çıkan anlamsız yergi yüklü Teferruatı kıdemli bir acının yargıcı Vicdanı öfke yüklü, aşkın girdabına takılı. Günden geceye seğirtirken anlamsızca İzbelerde kötü niyete rast gelmek kadar buyurgan kader, Yoldan çıkmış o devingen ruhun perde arkasında Gizlediği kalan ölü yarım. İkbal bildiğim, çatısı evrenin Ve tozutan düşlerim: İzleklerde hüküm süren yarınlara iz sürdüğüm Gönüllü ve gömülü dünlerim. Haybeden uluyan bir uğultu Ve yüreğim asılı gök kubbede: Fıtratımda yaşayan aşk kadar sitemkâr Yine de heyecanı asılsız ve tınısız bir seyrin Ebemkuşağında asılı kaldıkça: Bin bir umutla çalkalandığım o oyunbaz dünya. |
İstinaden, yeknesak ve vakur bir gülüşün
Perde arkasına saklı tüm imgeler:
Bin bir nazla kırılganlığı payidar kılan
Ne çok sakınca, beyhude onca çekince.
Mükemmel bir şiir okudum. Kutluyorum. Selam ve sevgilerimle.