kuleler kenti
"Birinci kulede ümitsizlik vardı
Rapunzel gibi uzatmıştı saçlarını karışan saçları için bir tarak arayacağımızı sanırken sen saçlarını kestin çünkü şimdi ah o saçlar,,, uzar mı yeniden sanmam İkinci kulede sadakat vardı cennet meyveleri arasında duran bir yılan gibi nereden bilirdim yediğim meyveler arasında zehirlenecekti inancım Üçüncü kulede aldatma kol geziyordu kentteki puştlar, orospular ve pezevenklerden çok daha kahpeydi üstündeki o şık elbiseler içinde kocaman bir yama taşıyordu hiç ama hiç kapanmayacak bir ah eşlik ediyordu yamanın kapadığı yoksunluğa ama sokakta adalet yoktur ayrılıkda olmasını beklemek işte saflığın zirvesindesin dedi biliciler Dördüncü kulede öfke uyuyordu epey yaşlanmış, horluyordu her horultuda geçmiş, rüyalarında patlıyordu bir gece kabusundan uyanıp kendisini gecenin derinliğine bıraktı kule dibinde parçalarına ayrılmıştı, her biri üç diğer kulenin dibine yuvarlanmıştı Beşinci kulenin dibinde anılar vardı bir tinerci çocuk buldu ve tarihsiz geçmişine ekledi bilemezdi ki anılar parçalandığında tedavülden kalkar o yüzden yine iflas etmişti çocuk, çare tekrar tiner kokulu kafalar Altıncı kulenin dibinde özlem uzanmıştı sere serpe yüzü gözü kan içinde,allahtan kırık yoktu üstünü başını silkelediğinde yanına gelen çingene kızla dans ederek uzaklaştı Yedinci kulenin zindanında, sevgi elinde Rapunzel’in saçları ile kalakalmıştı uzun uzun taradı kesik saçları, şefkatle birinci kule kapılarını ümide açtı" |