kızıl bir topraktı keşişlerin yürüdüğü
ve rüzgar her daim önden eserdi
tıpkı ekimin bu günü gibi
etekleri uçuşurken
eski krallığın sürgün saatleri
bir saç tutulmasına denk geldi birkaç saniyelik aydınlık
sonra yavaş, yavaş karanlık
isli bir gözle bak,,,bekle dedi keşişler
yoksa kör,,,körlük
yasak kentin burçlarından indirilmiş
mahzende beklerken eski bayrak
isimsizler mezarlığına gömülmüştü
beş-i bir yerde şehzadeler
kızıl bir toprakta yürürken keşişler
yasak kentin kapılarını kasıp kavurur
rüzgar
her estiğinde, bayrak salınır
her dindiğinde, kumlar durulur
yasak kentin surlarının önü
kızıl toprağa bakar derler keşişler
yeni sultanlar, tıpkı eski sultanlar gibi taht beklermiş
taht , ah o demir taht
rüzgar estikçe aşınan aht