Tıpkı Sen!
Oysa ne güzel kokuyordu mezarın.
Tıpkı sen gibi. Özür dilerim sevgilim, tutamıyordum gözyaşlarımı! Yağan yağmurdan çok, gözyaşlarım ıslatıyordu mezarını. Haykırmak, bağırmak, çağırmak, istiyordum yokluğunun krizine; şimdi haykırdığım, bağırdığım ve çağırdığım gibi. Ve hiç de değişmemişsin; yine ben konuşuyor, sen dinliyordun. Evet, ağlıyordum fakat ağlıyor muydun hiç bilmiyorum. Seni daha çok seviyor, daha çok Özlüyorum şimdilerde; senden uzak, senden ırak, senden münezzeh!! ... Yokluğunun bu denli acıtacağını düşünememiştim varlığının huzurunda. Özür dilerim sevgilim! Şimdi sadece titreyen parmaklarımla anlatmaya çalışıyorum seni. Beceremiyorum...!!! Özür dilerim!... Adın kağıdımda defalarca sele uğradı göz yaşlarımdan. Adın enkaza uğruyor her defasında kalemimin ucunda. Yazıyorum... yazıyorum... yazıyorum... Bir türlü bitmiyorsun be sevgilim. Daha ne kadar acı çektireceksin yokluğuna çok merak ediyorum açıkçası. Ben sana hasret kalmış bir genç, varlığını, defterimin sayfalarında arayan bir şair, bazen de annesinin kokusunun peşine düşen bir çocuk. Ne çok Özlem’işim seni ÖZLEM’im! Kokunu, saçlarını, bakışlarını... Özür dilerim sevgilim, alamıyorum mezarından bakışlarımı...!!! |