su perisialınmışken düşün karnından cenin, kan kaybederken gece dört heceli iki söz su gibi iki gözle yıkanmış bir yüzle çaldı kapımı. buyur su perisi haydi gir içeri! saçları çağlayan gibi dökülüyordu omuzlarına, sustu damla damla baktı iki turna havalandı kirpiklerinden, bir nefeste aştılar karlı dağlarımı fırtınamdan geçip gelip kondular sarp yüreğime. ............................. seni en güzel gölüme götüreceğim, ölecek nefis, kelimeleri bırakacağız kıyıda çırılçıplak dalacağız derin suda; nilüferden yatağımız sevgiden yastığımız olacak üzerimizi örtecek ince bir sis. ve mazlum yüreklerimizi bağlayacağız birbirine perişan olacak bütün çiçekler. korkma teninden koklayarak toplayacağım menekşeleri. ...... bugün bütün sözlerimi gizledim bir fasıl meyhanesinde bekledim seni, inleyerek içtim bir yudum şarabı ikramını aldım şarkılardan. dil bağlasın herkes aşkın huzurunda kapansın söz kapısı, susuzluğun acısını çekiyorum zaten. kimse korkmasın gönül işinden, işte geldi su perisi çal be udi, bu gece bütün sevdalar benden. ö.n. |