güneşin karanlığı düştü eski bir şehir gibi ıssız zifiri karanlık eskiyordu her an zaman gibi varlığın yokluğunu anlattı ölü kuşlar ses ve ışığın yoluna samanyolu dökülmüştü ölü kuşlar üşümüştü sevgisiz bir vadiydi şimdi ruhumda hayat zincirlerim düşmüştü bedenime daha da çok artan halkalardı içimde yeşilin bin bir karanlığa yenik düştüğü bir orman dı öncesi ruh hikayeleri derin bir susku şimdi zamanda yanık ağaç gövdeleri cansız bedenlerin her biri bir başka çığlıkta
yeşil tepe dumanlı göz ve hiçkırk iksiri gelin dedim onlara şiirimdeki nefesler sizin bir haziran ağıtıydı kış ortasında bir dağ yamacı içimdeki derin izler sizden kalan tek acı düş/tüm artık gözlerime kapandım karanlığın arka yüzüne ne bir kanat sesi ne yaprak hışırtısı kayboldum ölüm sessizliğinde
kuşları ne yapmalı ah kuşları ne etmeli derin bir uçurumda gizlendiler gökyüzü çok daha aşağılarda saklıydı biliyorum yalnızlıklarımızın hatırası gökyüzü yukarda mıydı yoksa biz mi öyle sandık göz yaşlarımızı belki de aşağılardaydı bir aldatmaca dünyası hayatın en acı gülüşlerini akıyordu bir nehir bir dağın tepesine doğru şimdi hem gök hem deniz bizi ağlıyordu
ey büyük tanrı doğa at ölümü gözlerinden okşa yalnızlıklarımızı derinden okşa
zamanla düştüğüm bir kum saatinden vurduğum kayalıklarda yosun olmuştu gözlerin incelikli... derin... denizin ışıltıları ayın üzerine düşmüştü ardıç ağaçları üşümüştü yakamozlar keskin bir jilet ağzı kanatıyordu karanlığın gözlerini ve sular yüreğimizi parçalıyordu baharı kesen yeşilin hançeri sırtından vurulmuş haziran
üşüten bir rüzgar savuruyordu bir çöl ıssızlığında gözlerime dolan kum tanelerini hızla eskiyordu zaman ve ben zamansız bir karanlığı içiyordum kırık bir kadehten düşüyordum yollar birbirine dolanan saçlarındı çıkmaz sokaklar ölüm bir adım ötesiydi çoktan adımladığım ve geride bıraktığım yolda karanlığın arka yüzüydü yaşam soluk bir gün ışığına muhtaç yalnızlığın elleri kış vadilerinde içi boş güller
yorgun bir dağ yankısı artık sizin ruhlarınız yüreğime belki hediyedir bu şiir yolun sonu belki de çalınmış hayatların derin boşluğunda yuva yapan garip kuşların çığlıkları ve ağlayan krizantemler vadisi burası işte
içimizde açtın ey ölüm yaşamın başlangıç noktasında seni yazdı zamanın hoyrat elleri en içimize düzenbaz hayatların en anlamsızı
çekip gitsem şimdi yaşamın olduğu hangi iklim kalmış ki bu evrenin öbür yüzünde çekip gitsem yine düşeceğim yer yeryüzünün gözyaşları kime sorsam annemin gittiği zamanları nerede hangi solukta hangi renkte
mevsimleri arıyorum şu sıralar annemin sesini rüzgarlarda annemin rengini gülüşler boyu
şimdi hangi zamanda akar ki gözyaşları ve boyar gözyaşı rengine hatıraları ...
Baştan sona birlikte kaleme aldığımız bu ortak yazılan şiir için değerli dostum Ayşegül Aşkım KARAGÖZ’e sonsuz teşekkürlerimle ..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
güneşin karanlığında şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
güneşin karanlığında şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.