Feleğin Osman
Süleyman Bey
“- sülemen dedinizde “şeerden köye bi öretmen geliii bi de candarma çoğ esgiden.. evel evelden bi de mültezim mi ne” haa.. o dedikleyin arada bi de YSE’nin , Toprak-Su’yun adamları söz vahtında açılı derler ya; gari vakıt bu vakıt, bi ikindi önü köylü de(ğil) miyiz bi iresmi cip, doç filen gördük müydü “-nası olsa para isdemeycekler ya” çokaşırız başlarına “-hoş geldiniz meendiz beyler” deye kimi de “-sefalar getirdiniz abe” ne demeğise.. her birimiz; hepiciğiynen ayrı ayrı tokalaşırız bir bir.. sonura “-meraba”, “meraba”, “meraba” tam annaçlarında mevzilenir, gözlerinin içine bal damlaycağmış gibi ağızlarına bakarız o ğün de gele-gele yeşil bi “amarkan doçu”ynan Toprak-Su’yun adamları ğeldi Isparta’dan Allah ne verdiyse biz hepiciğine gene m(üh)endiz mamelesi çekdik sütre gerisine çekildik; kendi aramızda bi müzevirlik; biz deyoz (v) Hacıbenin Murat deyo “M” “yannışlığınan ters basmışlardır” sırf muhalefet olsun deye bin dereden su getiriyo M bizimolan.. ben İsdambulda çok gördüm Bayrampaşaya yokarı dırmanırkana bizim enişdenin evelallah bilmediği yokdur o dedi bu harf me! Neyise; hani 23 Nisannarda yoğurdun içine para atar, ellerimizi ba(ğ)larlarıdı da, ö(ğ)retmenin “başla” demesiynen aş gurtlar gibi saldı(rı)rız gözü açık olan hemi ötekinneri yoğurda beler, hemi de parayı bulur, o hesap.. hani “başla” deyvicekler gibi meendizlerin gözlerinin içine içine bakıyoz nassı emme parıl parıl.. sahabına gavış av köpee gibi mayıl mayıl netçede.. tohumuna para mı sayıyoz, “-mendiz bey” deyinşe bize bi ceremesi mi var ya!, ta ..ına ğoyan ta! emme! o …….. içlerinden biri gasıtdı “-ben şöferin” deye haralda seni(n)ki yörük. Annacanız dikguyuğun teki biz de içimizden “ne bok olusan ol ötekinner mendiz de ne yani” dedik, hepiciğinin meendiz olmadığını da adımız gibi biliyoz emme arap eli öpmeynen dudak grarmaz ıçcık da köylü milletiyiz ya gövyüzünde uçan guşdan medet umarız valla! neyimiş, m(üh)endiz değilimiş, sanki mendiz olsan sayanda başımız göğe mi değiyo, a gapba döyüs, sanki sen gazanıyon da biz mi yeyoz alt tarafı bi Alla(hı)n selemini verdik alısan aaal, almazsan alma, bokunda bosdan mı bitircez neyimiş.. “şöferimiş” sanki Allahın gulu de(ğil) marakdan öldüydük, len bi şöfer görseydik de boyumuz uzasaydı dinine yanayın bu gene “-adım da Sülamann bizim olan bey mey de deği(l)” dedi.. dik dik hinci ne yalan söyleyen şeerli gısmı nassı; olmasa bile meendiz-müdür yani patıron mamelesini severse köylü gısmı da kendi gibi gonuşan, kibirlenmeyen, kendisine depeden bakmayanı bek sevmez onu tahası kendini adam yerine goyanı adam yerine gomaz, etibar etmez “evin danasına boğa demez” …. valla bak öyledir, hinci ne yalan söyleyen “doğruyu ahretde mi gonuşcan”, neydelim aldık gabil etdik eyi madem.. ha sen de şöfer oluvu bakalım üsdelik de adın da Sülaman olsun, ..ına ğoyan .. “-ne bok olusan ol” dedim kendi-kendime biz de sana “-bey” file demeyviriz olu-biter “daş atdık da golumuz mu incindi” a gapberif her şey tamam da derdim bi sen mi(si)n nayeti mesele annaşıldı.. herif Ecevitçi’miyimiş neyimiş meğerise herkeş buna olmadık yerden laf sokuşduruyo olmadık şeyler soruyo o da çer-çor demeyo, ha bire onnara cüvap yetişdiriyo, “milli gelir” deyo, “galkınma” deyyo “gişi başına gayri sahi hasılat” deyo “köy kent, möy-kent” üğüdüyo da üğüdüyo gari sanki her köye paflıka guruvucak.. İtalleninen, Türküye deyo, ak günner deyo, gopretif deyo, köyleri birleşdirip şehir olcamışıyız, belediye, yol, çöp, çöpcü, her sınıfa ayrı öretmen deyo yok ya.. gari Yalavaca getmeycek kendi şeerimizde bazar gurcamışıyız sanki bizim köylünün bek umurlarında da a gapba-malı döyüs! sanki senin gibi herkeş “mayış ehli” de sanıyo ki biz her gün bazara gediyoz mamir gibi mayış alıyoz da annadıyo da annadıyo gari bereket versin Demirel’e çamır atmayo öteki zıpçıkdılar gibi başına gelceğin farkında valla döğmeye gakarlar Gara’nın o(ğ)lannara ettikleri ğibi eyi de sanki bizim köy, bunca yıllık demukratikligden cayıp bi şöferin ağzına bakıp, gedip varcaz da Ecevite oy verceğmişiyiz ğibi.. Allahın mahoosu.. olmuşu olcaa onüş oyunuz var.. Akmemetler, Fezullahlar, Garamercen, haa bide öretmen möretmen.. o gadar iner sekize çıkmaz ondörde len bu guminisler bi acayip oluyo ya…….. evel de seninkinin gafasının ense kökünde gara bi şapka, bizinki ğibi sekiz köşeli değil sırtında mavı gömlek, Ecevit mavısıymış bıyığı bile hurasında, aynı mitli Ecevit’in ki ğibi nem ne şekil kendini Ecevit sanıyo haralda senin baş şöfer Sülaman Ağa Allah var.. adı sülaman deye gıratçı sandık zahar adın sülamanısa adaletçi olman ilazım ya! o cihetden çocuğunun adını Adnan, Süleyman goyannardan oldu bitti haz etmen valla a döyüs bobayın adını gosana önüşlük.. emme öteykinner mendiz mamelesinden memnin gasalışıyollar kendi aralarında işmar edip , bizinen şakalaşıyollar geşmiş gün valla halal hoş olsun çay-may ısmarladık gene parasını Hoca Emmi vermişdir haralda vermese de gayfacı onun üsdüne yazar ya aynı hesap!, ağa olmak golay değil ağa! biz neye “ağayız” demeyoz, var bi bildiğimiz haralda geleninen gedeninen hemen tokalaşmayoz, ille de sırayı ona veriyoz, gasalışmayoz o da onun borcu valla, bana galısa.. neyise, de! bunnar; tarlaların daşını ayıkladırlarımış, ganal yaparlarımış, su akıdıllarımış sözde köye yeni bazar yolu mu yapılcağmış neyimiş herkeş dört köşe valla, sanki her gün bazara gediyollar da len valla bu devletin hiş işi-ğücü yok ha! millet bazara gedip duru işde zahar yol yapcana, fabırka yapsan da millet iş-ğüç sabı olsa da sana da vergi verse ya ı-ıh, yol oluca cebimize gircek mi var zatinden öteden beri esgi bazar yolu a(ğ)zı yokar yandan olduğundan; geliken eniş-aşşa, yüzünguyu geliyokana golay oluyodu bi dee Tokmacık, Akdışar, Ayıplar, Çi(f)tlik, Salır dedikleyin herkeşin ollarda bissürü epabı eşi-dostu vardır da hinci yol yüzün-guyu eniş-aşşa, ovadan olunşa barabar bi de tomafil file de var gari yeni yetmeler o tarafı, bizim gadim dos(t)ları hiş bilmezler düm-düz şosadan “get gel Gonya altı sahat” hesabı, ne bi köy görün ne üş-beş epap bilin hemi de kese bi yandan iki sahat dağda bayırda viraç dönmekden i(n)sannarın başı dönüyo arabalar hararet yapıyo, köye dönüşün benin deyen şöfer bizim köye çıkamaz, neyeyse Gundallılar az mı telef oldular düz ova insanı olunca sarpa saramayollar ne işleri var gelmeyvisinner emme nişan-düğün derkene yol yapdılar bizim köyü o ğadarlık ceremesi olcak tabi.. neyise de annaca(ğı)n; esgi yol yengatdan açılacak olunşa valla ne yalan söyleyen bencileyin esgilerin yüzü gülüvüdü a(ğ)zımız gulaklarımızda bencileyin; -yeni ve devamlı iş- umuduynan yalakalananlar da cabası valla bi ben eyvallah edip de el-etek öpmedim benden maada herkeş gıç yalayollar düşman işgalinden gurtulmuşcasına nerdeyse bayram ediyoz köylünün keyfine deycek yok hanı derkene, bizim meendiz dakımı gakdılar höyle savışdılar (y)Okarı Çemeye doru .. tabi köyün üş-beş köpekdöğeni Mıhtar, köy bekçisi elpençe-divan peşleri sıra yörüyoru üş-beş daa kemik-kemiren ben de mezburen dakıldım peşlerine biz de yalan sölemeyen Cöbe Halil miydi geşmiş gün Musdukolunun Musdug muydu ne peşleri sıra ilerden-geriden gonuşalak, arkamızdan da doçunan senin şöfer Sülaman efendi arkasından da köyün çocukları eşşolu eşekler, hiş doç görmemişler senin şöfer Sülaman efendi Goca Üseyinin evin yanna ğadar dırmandı orda durdu sankı ıscak geşcek sağmal koyun gibi doçu kölgeye ğo(y)du duralakdan bizim mı(h)tar “-Feleğoğluuuuu! Sülemen Bey seni ünneyoru” dedi, len ne zaman “bey” oldu bu hanı se(v)meyodu beyliği, meendizliği ben başgedikli yanna varan emireri ğibi şöfer Sülaman’ın yan(ı)na seğidelek vardım Allah var ya içimden “-doça binelek bi yere gedecez haralda deye çocukluğumuzda doç mu gördük arkadaş ıçcık daa bakarsın peynir-dolaz file satar, harşlık ederiz hele bi de dutdurdukmuydu her hafta ısmarıç isderler her hafta balle-balle yolla köşeyi dönmek işden deği(l) valla arpalıkdan eli beğendiğin tarlayı al harım et” dedim, şimşek fızıydan film gibi geşdi zeynimden deregap seğidelek yanna vardım bön bön bakdı ben de ona tabi “ulen bu döyüs kendini ne zannediyoru yaa” şöfer “-Sülaman Bey şoo götü yere yakın şey ” dedi bakdım deminki meymanatsız, saçını camız yalamış şey len bunun neresi “bey” üflesen yıkılacak tingozanın teki nursuuuz, nevrim döndü şart ossun içimdem “-heyvah” dedim “-heyvah bunun gözleri hacı ğözü deği fini-büber yemişiyin de a(ğ)zım yanmış gibi içimden bi “-heyvah” daa çıkdı alaf-alaf dünkü ğibi aklımda yeminossun vallahi billahi boğazım guruyvudu töbeler töbossun dur bakalım başımıza bi gelcek var emme ne “Allahtan hayırlısı” desem de adamın yanına varıncaklayın; Allah sizi inandırsın şuulum bozuldu ısçak gumpir yutmuş da tatarcık olmuşuyun gibi anam avradım ossun insan bunu tehnede filen görse ödü sıdar şeytan zanneder töbossun yau, yau bi i(n)san bu gadak mı ikrah olur yau gece ürüyada görse, gorgar, çoluk-çocuğa gösdertmemek ilazım döyusu yata(ğı)nı ıslatdırı töbossun Allahın yaratığı gul emme ne fayda adam resmen nursuz, nalet mecusinin teki len “-üsdüne üsdelik doça da binemecez” bu tefa isdemeyelek, amma “bak bak Feleğoğlu beni Allahın gulu yerine gomayo” demesin deye “benden bulmasın belasını dedim” goya evelek seğittim yana üş adım kalalak; “-buyur Sülemen Bey” va!? Alla(p) da belanı versin ta ensekökünden almış gelmiş saçı da anına yapışdırmamış mı ona da bizim yayla ülüzgeri de sen al dalaz dağıdır gibi dağıdıvımamış mı? horaz guyruğu gibi.. senin Sülemen Bey durdu, nası emme dim-dik “-buyur Alla(hı)n emri” filen demek yok nursuz dinini .ikdimin kafiri len bu mamirlerin hepiciği iresmen gominis” … “-bana do(ğ)ru döndü bu gerisin geri ötekinner de put ğibi durdular, gari bunu begleyollar emme hepiciği iki adım ardındalar hele biri gari canım, tam çente beyefendi ne yanna bakdı o yanna bakıyo, nere döndü iki adım arkasında yer alıyo hemen o sışmadan sışmazdır şertossun ta öyle! boyuna bosuna da baksan essahdan adam dölü sanısın gavatı sanısın galem” “-de.. decem herifçio(ğ)lu yüzüme zert-zert bakalak beni eyicene bi süzdü sankı bazardan damızlık alacak, Topal Cambaz, gapba dürzü sonura bu, dudaklarını büzdü, gözlerini dikdi, kısdı sol gözünü daha çok kısalak ellerine bakmaya başladı epili bi duraladı yan gözümünen onun duruşunu tığladım goltu(ğu)nun altında asgeriyedeki ğibi bi sümen esas duruşda o, it o(ğ)lu it bu arada ben çakdırtmadaan gaylangaş duruşumu düzeltdim der(h)al esas duruşa ğeşdim o itolu it gibi.. anam avradım ossun erkeğsen gaylangaş dur, erkeğsen esas duruşu göstertme sıkar şartlar şartossun aynı mitli o uluk gibi eller yannarda yapışık emme çakdırmadan kuş avlaycak kedinin ettiği ğibi havsizden-havsizden garın içerde… göğüs şişgin……….. farketdirtmeden baş dik…….. dim-dik..!” “-anam avradım ossun üşden dokuza şartossun asgerde bile böyle bi esas duruş gösdermemişiyindir başçavışlarımın, hakları ğeşmez işallah. bu ğarada senin ki; barnaklarını açabildiği ğadar aşmış ha-bire ellerini birbirine kavşırıyo usul usul ayırıyo ne ğadar bekledik bilmeyon emme ben gadı huzuruna çıkmış sübyancı ğibi sovuk-sovuk terlemeye başladım “heyvaahh Osman, boku yedin Osman, boban Felek de olsa valla talla sana faydası olmaz gari” ne suçum-güna(hı)m-mar ki hinci fücutumda ganım dondu dizlerim tir-tir titiredi sanki dabanımdan burgu saldılar da ganım lıkır-lıkır çekildiii ğetdi “utancımdan yerin dibine ğeşdim” valla ta öyle valla-billa o ğedennerde sankı ani-saat de bi bomba atıldı da.. hayat o takike durdu bireş önce köyün içinde sağa-sola seğidenner gelip-geçenner varıdı sözüm mencilisden dışarı anıran eşek havlayan köpek dedikleyin ün-ses gayboldu daa! ölü topra(ğı)serpildi sanki cemi-cümle köyün üstlerine dam başında Gızıl Eşe Hacalların İmine Ğelin merdimende Kabış Musa’nın Garı oralarda Depe Ümmüsü, Pese’nin Garı ya onnar da oldukları yerde “Analı-Ğızlı gibi, daş olup çakıldı galdı ya da “Osman bi suş mu işledi acabına ola” deye maraklarından bize bakıyollar öyle ya gari Allah vere de anamın habarı olmasa bari lamı-cimi anladasıya ortalığı velveleye veri ete(ği)ne daş dolduralak (y)etişiviri süprüle-ğalı vallahi-billahi iş donumda bi serinnig gulağımın arkasında burnumun ucunda baldırlarımda yağırnım birbiriynen yarışırcasına bi garıncalanma, bi gaşıntı peydah oldu ki ta! öyle arkandan dizgapa(ğı)mın arkasına bi(r) hareketlenme musallat oldu ki gaşımayı burak.. gaynaşmak ne mümkün .. kene filen mi yörüdü acaba ala keneyse Allah mafaza “yapışırsa götürü” derler bildiğimden deği(l) de “sakın goparma” derler ya emme nere gaynaşıyon gardaşım sanki gıpraşıvısam kesgin nişancıbaşı Sülemen Bey yaylım ataşı edecek dizbağlarım çözüldü-çözülecek eğişmeye başladım ……… emme nası, valla salacan “-hey dinini .iktimin gafası gayfaya ğelmeden, ayak yoluna u(ğ)rayvırıp çöğdürmedim de yada caminin helasına u(ğ)rayvısaydım ya, sankı ucu püsgüllü okuynan ça(ğı)dılar ardımdan da atlı govalayodu “gelin alıcılar” geldi sanki, tabakhaneye köpek boku etişdirecen gibi zıngıldayıp gelmişin zy o(ğ)lan... ıçcık da öylü gısmı dee(ğil)miyiz, bizi(m) ki gökgörmediklik bi makene gördük müy dü acaba ne satıyo ku şeytan dürter gari “bazarlık” işine talibizdir sanki satdığını alabilceğmişin gibi yel gibi, seğidiyoz gayfanın ön(ü)ne dutabilene aşk olsun emişceg guzu ğibi zapıradak varıvırıyoz yannarına, sanki başımız göğe erecek açcık da varısa yalakalıkdan da haz alıyoz bobam demişleyin “ganımızda çobannık, bey gapısında gulluk var” ya. belki de ondan.. neyse.. amma Sülemen Bey gibi birinin geleceğini ne bileyin gardaşım anamı müneccim mi yüğürdü aklıma.. Turis’in annatdığı geldi hani “gerdek gecesinde, yeni damat sadıçın tavsiyesiynen işi birez uzatmış da gelin de “-hadi gari va! netçeğsen et çişim geldi valla” demiş” ya bi yandan kendi kendime gülüyon bi yandan da gassığımı desdeklemeye çalışıyon esas duruşdan vazgeşmiş; öğüme ellerimi gavşırmışıyın Allah var ya gayışı da bireş çok sıkmışıyın haral eğişiyorun ku o ğadak olu(r).. isdermisin hinci; paçaya aşşa salıvıralım” valla koca köye irezil-rüsva oluruz vay ki vay yanarın ki köyü terk etmeynen galmaz ebi-ceddi yolumuz köye uğramaz yetmez velayetde bile şanımız alı-yörür “Sülaman Beyin altına saldırtdığı adam” bi nam veririz ki, yahay.. sünnet olukana gaçırdı deye adama “sışdı” deyen çoluk çocuna ebi ceddi sışdının Kazim Sışdının Melit deyen bu köy de(ğil) mi bana ne demezler gari bu dinini .iktimin memleketi.. köylülük ey ibişi değil.. dinen dinen gaş! köylülük eyi bişiy olsa şerliler köye davşınma mıydı bize de “Saldı” mı deller, “Islattı” mı deler “ıslakpaça” mı deler “yaşpapba mı” orasını Allah bili gari bi de Leyleğoğlu da orda valla billa yeter de artar başga bişiye başka birine nüzüm yok zati valla ben de gederin dayırasında annı çatına , annının orta gabağına bi ğurşun vurmasam bile bende onu işedirin onun namı da “Feleğin Osmanın altına etdirdiği adam” olu ya da “Saldı’nın ettirdiği ya da ona da “Etdi” deler gısaca ben köyden göçerin emme onun Türküye’yi terk etmesi ilazım ıçcık da o düşünsün .mına ğoyan ta net(i)çe; bi yandan da vesveseleniyon “-hinci bu adam beni neye çağırdı” … “-neytçek” … “-neydebili yahu” … “-ya(h)utta neydemez len gosgoca dövletin mendizi düğmesi ğopsa alt(ı)aydan başlar” “-o gosgoca dövlet, işi-ğücü burağır bunun arkasını arar do(ğ)ruya do(ğ)ru jandırmaykana gördüm işde gerçi şöferidim emme her bokun içindeydim” netçede helbet arayacak o dövletin bi memuru bizatihi dövletin ta kendisi emme adamdakı dövlet ciddiyeti yahay töbossun adamın içini titretdiriyoru bunu hökümetin başına getirecekler o durduk yerde başımıza iş açan Yonan gavırı, o anarşitler, o gomunisler o her boka zam yapannar, o zart zort edenner panka soyannar ona buna musallat olannar yankesiciler, gaçakcılar galpazannar, matırabazlar ürüşvetciler, anaforcular yeyiciler, köşe dönücüler, vatandaşın tekerine daş goyannar, bıçak parası alan dokdurlar olur-olmaza kesip biçenner zerhoşlar gaçakcılar yalançı şahitler ehlivukuflar tabanca tavşıyannar o bıçak çekenner itimadı sarsannar emanete süistimal edenner zimmetine para geçirenner, gümrükcüler torpilciler dövlete gafa dutannar adam gayırannar onun bunun hatırına garağola adam çeken başçavışlar.. üfürükcüler, nusgacılar, gübe bakannar, sidikliği bağlayannar büyücüler-müyücüler !! o takike imana gelir yusuf-yusuf atarlar dinsizin hakından imansız gelir deye boşuna dememişler aslında her memlekete böyle daşşaklı bi Sülaman Bey ilazım asayişin berkemal olması uçu ikisini bi sallandırıvı da bak n’oluyoru gısa keselim Aydın havası ossun neçeden sonura boyumu-posumu beğendi haralda imana mı geldi kafir ya da aklına benim de Allan bi ğulu olduğum mu geldi ne “-yüklen bakalım nivoyu” dedi vaa! o ne lenn.. nalet osun imii cırtlak bi de sesi var incecik nahı! seni valla şeerli ğarısı sanısın senin gibi sülaman beyin geşmişini .iken get nalet ossun.. sana nerde sülaman varısa on(ğ)a da senin gibi erke(ğim)n deyenin seni goca deye goluna dakıp da gezen garının ta! .mını dinini haa! nerdeee.. birez önceki heybet azamet nerde hinciki meymenet valla bi ğülesime ğetdi Allah Allah..bunun başçavış olduğunu düşündüm aste(ğ)menn gibi valla öğüne gelen enseye tokat, gıçına barnak atar bunun böylesinin adam yerine goyan olmaz şertossun gerçi onnar da olmasa valla asgerlik bitmez ya … hülasa biz yüklendik gösdetdiği mereti nivo.. neree’ erkeğsen, tapan sıkıyosa bi yüklenme “emret” dedim ız da(h)a gomutanım deycen, yauu ne gomutanı, esgerliği edeli hani fakıt olmuş emme adam uruhumu zapdetdi ele ezzatını, sülalesini ..kdiğim elle uzatmayan “der(h)al efendim” ……… “-baş üsdüne” ………… gene de her e(h)timala ğarşı, bunu başımına selamladım belki “emret gomutanım” da demiş olabilirin kasget iman tahtamın üsdünde “-Sülaymen Bey” dedim yahuu.. adam sapıtdırtdı osduruğumu.. bakdığı yere bakdım çıklacık demir yığını deragap omuzladım, nivo mu neyise donuz ölüsü mefrat bişiy mubarek de birez sonura patanaşlamaya başladım hiş “akıl var izan var” bu gavırın hiş mi yokuşu yok bunu haralda i(n)san davşıyacak deye kendi-kendime vesvese ediyon isdikamet Asar sardım bayıra Asara ağzi yokarı ağmaya başladım ammaa gara-zoruna yüklendik bi sefer yüklenmesen netçen vay imansızlar vay, Asara do(ğ)ru nivo davşımak zorun zoru sırf bana ezziyet olsun deye icadetmişler bu nivoyu dünneye nivo daşımaya gelmiş olmak ne biçim bişi.. “-len dinine yandımın ben bu işe mamir değilin ben mı(h)darın “köpek döğen”i miyin, harmandan sonu hak toplayan koruma bekcisi değilin hergele çobanı değilin galayçı, nalbant, dişçi mi bizatihi dövletin sogortalı işçisi, Sülemen Beyin çırağı de(ği)lin mı(h)tarın yanaşması heş de’lin .. yol yapıvıcaklarısa benim musdakil yolum olmaycak belki benden az gedip-gelen olmaycak, emme -arın belası- yüklendik bu nivoyu yapan Ermanı da bu külteyi nayetinde bi insan evladı davşıycak deye düşünmemiş mi bilmen valla ya da sırf Feleğin Osman’a eziyet olsun deye halketmiş gappa deyus adı üsdünde gavır işde Türkün aklı bek, böyle abidik-gubidiğe ermez asgerde de her alet gavır icadı değil mi adı üsdünde gavur gari ya bizim köye yollaycağının içini havayna değil de cıvaynan doldurmuş şerefsiz.. ne tecemilletise .. emmeeeeeee…….. bi de bakarsın yırtarız, bu sayada mayışa ba(ğ)lanırız emekliliği var, zigortası var hadi hayırlısı, olur mu olur millet ehlivukuf oldu da az mı para galdırdı adamlar Arpalıkdan tarla aldılar valla biz de bi köpek-döğennik edecez haralda Sülemen Bey bu ğadar inceden inceye süzdüğüne ğöre kim bili(r) hankı mihenk daşına vurdu Feleğoğlu’nu yani beni demek kiyne var bi bildiği devlet gatında möhüm bi yeri vardır haralda kimbilir hankı ilimi tahsıl etdi.. adamın-boyuna-posuna bakıp da mı bi makama getiriyollar “er dayının goç yeğeni” belki ekdidardan belki Reis-i Cumhur’un sağ golu ya da bi senatörün gardaşı file ya da hökümat içinde -getdi-ğetdi behrinde - olan biri nayeti o durunşa barabar Allah var ya ötekinner dut yemiş bülbül ğibi susup da deregap.. oldukları yerde çakılıp galmadılar mı tık yok, sükut, soluklarını dutmadılar mı bu gudreti bi yerden aldığı belli belli besbelli bu adam bu boyunan buralara ğeldiyse bi de boyu-posu olsaydı nolu(r)du kim bili nerde-nası bi söz sabıdır kim bili kimin adamıdır adamdakı ciddiyet, dirayet beni iki sahat süzmesinde var bi hekmet hadi hayırlısı “-ülen o(ğ)lum Osman, gapba felek sana güldü getdi belki de” deyon ……………….. felek; felek olalı Felekoğlu Osmana kırk yılda bi felekliğini yaptı demek ki o gün, bu gün işte ……. Feleğin oğlu olsan ne yazar, Felek felekliğini gösderdiği böğüne kadar yüzümüze bi gülmüşlüğü mü var sanki emme böğün suyun okarı akdığı, dünnenin tersine döndüğü ya(ğ)mırın yerden yağdığı bi gün olabilir kim bilir hey gözünü sevdimin Sülemen Bey’i “-hakkımda; Osman eyidir, çalışgandır, eyi nivo davşır, usludur ensesine vur a(ğ)zından lokmasını al, sesi çıkmaz evel-Allah gel de seğidir gelir yat de yatar, sürün de sürünü(r) öl de evel Allah ölü(r)” deyelek bi istida verdimiydi tamam ves-selam” Allahın izniynen, o! kadar halleder her bi işi …………… çoluk-cocuk da Sülemen Bey gibi okur işallah” hatda ilk doğan o(ğ)lanın adını da “sülemen” goruz Alla(hı)n emri ne de ossa velinimetimiz, şerli olunşa tabi “tekne gazıntısı ” olur sünnet mi olcak; Sülemen Bey buyur gız mı isdenecek, hankısı olusa, fark etmez “Sülemen Bey” gızın birini isdemeye mi gelindi “-valla Sülemen Bey bili” nişan mı dakılacak Sülemen Bey daksın yüzzükleri, Sülemen Bey sayasında; canımız köyü isdedikçene üş ğünnüğüne geli on ğün sonura elimizi-golumuzu sallayalak dayıraya çıkar varız erkeğ olan bi horazlansın tık-tık.. Sülemen Bey falanca bana zart-zort ediyo basar zile, ça(ğı)rır müdürleri, buyurur emri “-gardeşim Osman’a zart-zort eden deyus, vatan hayınıdır .ikdir edin iti, ilişiğini kesin, sınırdışı edin, vetandaşlıkdan çıkarın tarlası takgasını nesi varısa “men” edin şeyini şey etimin makaryosu•, gızıl gominisi” “-deral efendim” “o gadak” tabi biz de eşek değiliz hazır köye ğadar gelmişikene, südüymüş, yoğurdu-yağıymış, dolazı hamışaşı eğşisi-datlısı yumurtasıymış.. derkene? valla yalan deği onnar bizim yağlı dolazı bilmezlerdir ıçcık da palavra sıkarız efendim bu hazmı golaylaşdırı, baş-diş, nezle grip böbrek daşını düşürür, tansiyona eyi ğelir ferrum fort, kenakort peniselin gibidir bunu ye teremacon gullanma ya öyle.. asdıma, bronşide birebir ne demeğise… gereğirse basar parayı Akgulakdan bal alırız, ee olcağ o kadar me(v)simine ğöre erik-armıt gerekdiğinde birer sepet “-buyur bey efendi, benikinner yeyemedi seninkinner yeyvisin bi lop lop et olsun halal hoş olsun” valla apardumanın adını da Sülemen Bey Apardumanı goruz nolcak anasını satayın sorannara “-bobamız” deyviriz o da eşşek deği haralda bobalığını gösdercek helbet arsa mı “-yap huranın bi gıyıcığına elekdirik mi, su mu, Sülemen Beyin selamı var dayıra müdürleri işini-ğücünü goyvuru kendi elleriynen ba(ğ)larlar “-Osmancığım… canım gardaşım… Sülemen Beye mahsıs hörmetlerimizi elet ” “-eletmemiyin len hiç” işim bitdikden sonura hasdir len gosgoca Sülemen Beyin hiş işi-ğücü yoğudu da kimlerin selem etdiğinin tafsilatını mı dinnecek, zaten arada sırada bi müsay(i)t oluyo herif neden, mü(h)üm adam gardaşım alt tarafı belediyede bi abonman müdürü ferişdah olsan ne yazar biz de ıcçık şımarmışıyız çok mu dolaş müdür beye işi düşcekleri Sülemen Beyin selemi var o ğüne göre ne ilazımısa odun-kömür cep harşlığı herkesin işi-gaydı neyise ona ğöre valla benim gayınçılar bek garibenner hepiciğini işe sokarın ha! Allah ırazı olsun deyvisinner saygıda gusur etmesinner, çoluk-çocuklarını sayamda gurtarsınnar yeter.. kiminin parası kimin dovası.. ha! onnar da ha iki ğatlı bi yer yaparsalar biri Osman Bey Apardumanı biri de “Enişde Apardumanı” ğor daş atdılar da gollarımı yoruldu araba filen alılarsa da “enişdem sağolsun” yazdırılar daş atdık da golumuz mu yoruldu öncetten önce; Sülemen Beyin selamı sağolsun biz alt tarafı “gocağapı”nın annı-çatına bi mermer laf(h)aya gara gatıran bi yazıynan “Sülemen Bey Apardumanı” yazdırmışıyız çok mu yeter ki gurtaralım sayasında şu çoluk-çocu(ğu) kendim uçu bişiy isdeyosam iki ğözüm öğüme aksın.. aman deyen yeter ki bi çoşklar okusunnar, ben de höyle köşeyi bi dönüvüryin de iş ad komaya ğalsın, amat olsa ne memet olsa ne, anasını satayın bobamın adını ğoduk da ne gördük, emmilerimi bile mezerden galdırdım da oğullarından ne mafat gördüm “ömürlü olsun”a mı geldi biri başçavış bacanağın adını ğoduk da sanki aldı ğetdi mi birini ellerde ne enişdeler var.. bize nasip olmadı ğetdi gaya yarığından bal yalamak emme buraya gadağımış, evel Allah Sülaman Bey sayasında alayının hakkından gelcez bizikinner fırın damı deler aş köpek kendilerine hayırları yok ku ölüyon desen sana ne hayırları olcak emme buraya ğadak işde sana çızık elinde ilaş varısa çal başına yazdan-yaza gelip de çoluk-çocuk tastamam bir ay gahırlarını çekdiğim cabası yetmez…. dinini .ikdimin dölleri öğnlerine konanı yemez evimizi beğenmez neyimiş; sergen, dolaf , gardolaf, bazar çöre(ği) yoğumuş sankı bobanız yapdirividi, eliynen aldı geldi bazar çöreğini de ben sizden esirgeyon sanki len ben sizden daha eyi biliyon emme yokdan biliminiz siz yok işda anasına satdımın yoook yok anam ıramatlıg dutdurdu “-n’oldum öldüm ille bobayın adını ğo el ne demez, hadi benim oğlandan önşe biri bobamın adını ğosa”ymış goya meseleme değilimiş neyimiş ilk oğlanın adı boba adı olcağmış ha gorsan .. hanı zengin dölleri ilk çocuklarının adını hep bobalarının adlarını gorlar ya mereseden daha fazla pay gapmak hesabına hepsi de boba adı koyunca gene hisseleri aynı olur valla köylük yerde ebesinen iş(ti)gal ediyoz” vesselem ……… “-len olum Osman dur bi yau durduk yerde hinci bi çuval inciri bok edecen neyise; tamam-taman olanın adını sülemen goyo(yoru)z şu takikeden itibaren sülemen…. ………. pekiii… Sülemen Bey iş gonusunu halletmesede mi halletmese de .mına ğoyan halvadan dönenin gaşşı(ğı) ğırılsın hatta yenge goşar geli böbek dakımlarıynan “-“gocacı(ğı)mın adı, a(ğ)zımın dadı” sülemencik keysin” oyuncaklar esgi-yeni fark etmez “-sülemencik oynasın” ötekinnere de kendi çocuklarının esgilerini hele hele hinci bunnar az çocuk yaparlar garı yıpranmasın deye, emdirmezlerimiş ya biciğim sarkar deye başkalarına emdiryollarımış ya belki bi denedir, oda böyümüşdür belki de hiş yapmamışlardır yapdılarısa da ganatlanıp uşmuşlardır rağbet bizikinnere olu gari en başda da sülemenciğe Alla(hı)n emri elleri mahkım bizim garı da yengeye birez itibar etdimiydi değme keyfime geder öğüne dikileğorun “-amcası sülemen elini öpsün” tamamdır bu iş, tamam hat da darısı ötekinnerin başına olum Osman, (y)etişdi bosdan olmayan işde bi hayır vardır köylük yerde amat, memet, irbem, hasan hepisini goduk da sülemen aklımıza mı gelmedi nedir Allahın onarcağı demekkine buna vesile olacağımış ha vay anası bee! Allahın onarca(ğı) işde; zengin olcak adamın para eyi olcak hasdanın dokdur ayana gelirimiş biz eyi-kine sülemen gomamışıyız ma’zallah önşeden sülemen gosaydık hinci boku yeyceğdik yancağmış gülüm keten halva elimizde goz galmaycağmışımış valla billa deyelim hafta sonları bize ğelseler bizim çocuklar hemen ordan bi otböre(ği) kumpir ya da fasla gabak böre(ği) etse len bunnar ne yecekler yeseler yeseler, el gadak, yarım börek, hadi hadi bi dene o da keyfe keder alt tarafı amir-mamir garısı ya “kilo alıyorun da Sülemen Bey kilo isdemez” deye senikinde bi fiyaka etsin anasını sata(yı)n neyise hemen bi olan doğurtmalı garıya oğlanı adı; Allah(ı)n emri Sülemen amma Allah vere de; onun ğibi garı sesli biri olmasın da başka bişiy istemen Sülaman Bey’in hanımı çocuk yapmadıysa belki sesi bunun gibi olu deye yapmamışdır… onun orasını Allah bili(r) gari obalı onun boynuna neyise canım garının güna(hı)nı neye alıyon hinci töbe töbe ………… hele ki bunun bölesinin izbandur gibi bi ğarısı vardır evde bunun borusunu file ödtürtmeyodur ya bi de zengin gızıysa töbe estağfir.. “-yörü ya gulum” böyle bişiy belki de sanki horaz sesli olsalar nolcak hatta -zirat danası- ğibi böğürseler nolcak evel Allah o danayı keser Sülemen Beye yedirin sefam olsun anasını satayın bu keyfine beni gören “aslı yok yaylasında bin goyunlu sürüsü olan bangir kürdo(ğ)lu” sanır Canab(ı) Alla(hı)n ne zaman ne halkedeceği ne z(a)man ne neşet etçe(ği) belli mi anasına satdımın ben bu “mali hülle”ler içinde tısılaya tısılaya Asara (y)okarı sırtlamış(ıy)ın nivoyu haydaaa mubarek de mefrat bişiy, çıkla demir valla “bi tefacık bişiy, ossun varsın”, .. nassı ossa bundan sonura dokuzdan evel yatakdan gakmak yok…. evel Allah, Sülaman beyin sayasında ilerde doça-moça da binecez ha vay beeee! ulen Osman Feleğin aklına geldin ha.. bunca zaman sonura şükür..” içimde doç’a binememişliğin acısıyna tabii! ya! Sülemen bey bizim işi halletmezse .. meselenin asıl can damarı zurnanın zırt dediği yer orası “-i(n)şallah tökezir ” deyon Sülemen Bey uçu(n) da “naaa hı gadın Alla(hı)m dizleri-elleri höyle bi kan çana(ğı)na dönse bi! hu dakka itibarıyna başga bişiy istemen deye hayallayon kendi-kendime seninki ha-bire zert zert talimat yağdırıyo yan(ın)dakınnara bunda bi fors, bi çalım, bi dubara yahay valla sen sanısın dünyayı bu yaratmış gedikli çavış gıdemsiz te(ğ)men bile zolda zıfır galı yan(ın)da bi tarafdan da dırmanıyon Asarın bayıra a(ğ)zı yokara har solukdayın valla-billa can burnuma gelmiş ya duralakdan, seninki “-sence bu yol nerden geşmeli Osman Bey” dedi bana “sonun da, Osman Bey de olduk anasına satayın ta!” tam da fırsantını yakaladım ya gari ben de, (len ha sus gari işde değil mi şeytan dürtdükçe dürtdü) durup döndüm, efelendim “-valla biz kör eşşe(ği)n çılbırını gasar da “dahh!” deyviriz, Sülemen abee.. bizim kör eşşek bi yolunu bulu(r) evel Allah, biz de ordan geder-geliriz ğede-gele orası yol oluu(r) öyle hesaba-kitaba, okuyup-üflemeye kopye galem tükmüklemeye dirsek çürütmeye ne hacat Allasen bizim mendize file e(h)tiyacımız olmaz evel Allah” dedim.. öyle ya.. dövlet mendiz falan yollamadan da köyün bazar yolu buraydı, onnar bi yol yapıvıdılar.. ovadan işin gücün yoğusa dolaş Gaziri ovasını bobam bazardan öküz aldı da bazar gamyonundan evel gelmedi mi bu yoldan ee daha ne neyise de.. lafı çakdım ya! iki ğözüm öğüme aksın ova yolmasında zabala ilk desdeleri yığın etmiş de garaltısında hacat gedermiş porosdatlı ğibi ıratlayıvıdım valla, emme nassı ha! Hitler de beni ascak mı len ta .mına ğoyan, Sülemen bey deği de ne olusa ossun.. bu bozulduuuu………. morardı.. emme! hiç oralı olmadı kimseye irenk vermedi bana galısa ötekinnerin hepiciği işlerinden önşe kıs kıs güldüler emme akıllarına gelinşşe de “-heyvah” çekdiler “-Alla(hı)m Ya Rebbiiimm Sülemen beyin şeremetinden, azametinden goru bizi, köylüleri, cemi cümle müslümannarı” deyelek ödleri sıtdı besbelli .. adım Osman gibi eminin beni kimse dovasına bile dahil etmedi herkes aldı gabil etdi.. o adı belli beni kim niynesin Feleğin aklına gelmedik ki, Fele(ği)n Osman gulunun aklına gelsin durdu.. boynunu büktü, bakdı.. bana böğünkü gibi aklımda vallaha Sülemen bey gayat sakin “-“cahılına sohbet etme sıçar cam gırığıynan ta(h)ratlanma bıçar” deye boşuna dememişler “adam yerine goduk eşşe(ği) annımıza dokandı daşşa(ğı)” dedi ……… “-gorkma! gene de seni eşşe(ği)n arkasından getmekden gurtararacak devlet” (çok gurtardı ya) “-hu çıbı(ğ)ı al, isdikamet garşıkı gaya ben dur deyene gadar, yüz-yüzotuz adım ğadar düm düz ğet dut deyinşe dim dik dut sağ elimine işaret verisem sola sol eliminen işaret verisem sağa get kaş adım getdiğini de saymayı unutma” biz gasalalak, içimizde horsamızı almış olmanın ıratlığıyna sırtladık demir çıbı(ğı), vurduk sarpa gene bu da demir emme, demikinnerin yanında guş gibi içimden “ulen Feleğoğlu eyi laf sokuşdurdun adama” deye gülelek gedip gederkene kendi-kendime, “-işde bulduk bi geçi yolu” hakkatden mendize etiyaç yoğumuş bu arada kaç adım attığımı unutdum haral “-ee demek sadaca eşşek deği, geçi de yolu buluyomuş” ………. “-biz de buldug bi yol gediyoz işde” derkene “zınk” deye durdum, aklıma ğeldi; “-ele! dinini .ikdimin gedesi ele hinci bu adam beni resmen eşşek yerine ğodu” valla içim “-cız” etti depeden ünneyon gari “-Süleman Beeeey” ……………. duyar mı gari dinini .iktimin münafığı “-Süleman Beeeey ……….. bunu unutma” ağşama ğadar garnım a(ğ)rıdı, öykemden DİPNOT YSE yol-su elektrik kurumu cereme : olmadık masraf, durduk yerde kazara olan kayıp, başkasından kaynaklanan zarar, bitmek: yetişmek, büyümek çer-çor : çoluk çocuk şer-şor : haylaz edepsiz mayış ehli : devlette memur, düzenli-aylık geliri olan, işmar etmek: bunlara bir oyun edelim anlamında kurnazca verilen işaret, göz kırpmak zatinden: zaten ollarda: oralarda yeni yetme: 12-13 yaşlarında, ergen kese: kestirme, daha kısa yol köpekdöğen: köyün işleri için sağa-sola koşuşturan, belaya karışan, eza-cefa gören kişisi. Kemik-kemiren: muhtarın yakınında bulunarak onun adına işler yapan, yalaka, çıkarcı kişilere için kullanılır. sağmal: süt veren, sağılır hayvan mal: hayvan anlamında bön: ahmak şoo / şo : o, şu, bu şorda : orda, orada şurda : burada tahaa : bak orada götü yere yakın: kısa boylu camız: manda, dombay hacı gözü: mülayim, hüsnü-niyetli bakış şuul: şuur, kastedilen kendine hakimiyet, dirayet, kimya, tatarcık: dil üzerinde sıcak yemekten oluşan kabartı, pıtırcık tehne: tenha, gözden uzak, insan olmayan, yoğunluğu olmayan yer mecusi : ateşe tapan, zerdüşt ardında : arkasında decem /deceem: diyeceğim, demek istediğim tığlamak: gözetlemek, saklanarak, görülmeden durumu izlemek, kolaçan etmek uluk : uyuz, uyuşuk, salak, aptal, beceriksiz, çelimsiz, kişiliksiz havsizden: hiç beklemediği bir anda, hiç ummazken, beklemekten vazgeçmişken, çaltırmadan, usul usul, usulcuktan, o değilden, aşmak : açmak gedenler: etraf, yanlar aynı saatda, bir anda, hep birlikte kıpraşmak: hareket etmek, davranmak yüğürmek : hayvanlar için döllemek olduğu gibi, tamamen, bundan böyle, hiçbir zaman dayıra : daire, müdürlük, resmi makam alnın çatı: alnın ortası nahı: ilenmeye küçümseye yönelik ünlem iman tahtası: bağır, göğüs, göğsün ortası, göğüs kafesi çıkla: olduğu gibi, tamamen, katışıksız, bütünüyle, başka bir şey katmadan, katkısız katık, sade, sadece, yavan, çıkla ağzına atmak : ekmeksiz yemek anlamındadır. mefrat: aşırı, beklenen-sanılandan iri-ağır vs. yanaşma: birinin hizmetinde olan, uşak, devamlı işçi gitti-gitti behri (zamanı): daha sonra zamanı geçmiş olacak zaman, ideal zamanlama, her bakımdan tam kıvamında, (kadın için; kadınlığının gençliğinin-güzelliğinin zirvesinde) tekne kazıntısı: birkaç çocuktan sonra en son doğan çocuk kasdediliyor Üş : üç “üş gün / üş günnük ömür”den kasıt.. soğum, evlenme ve ölüm günü.. yani hayattır • makaryos Kıbrısta Türk düşmanlığı yapan rum lideridir elet: ilet, ulaştır koca/büyük kapı: ana giriş, giriş kapısı, cümle kapısı aş : aç öğn : ön dolaf: dolap, raf gorsan / korsan : oysa ki, halbuki, bicik: meme, göğüs Allahın onarması: Allahın yön verip, şans tanıyarak, yardımcı olarak, mucize yaratarak işlerini yoluna koyması, olmayacak şeyin olması, bahtın açık olması, gönendirmesi, mutlu etmesi, varsıl etmesi bangir: banker, para babası, banka sahibi, çok zengin tökezir : tökezler tökezlemek / tökezimek : yürürken ayağım kaymazı nedeniyle ayakta duramamak, ayağı kaymak, düşmek-düşeyazmak, sendelemek, sürçülmek, sürçülüp gitmek kan çanağı : her tarafı kanamak, kana belenmek, kan akmak tükmük : tükrük Allasen : Allahını seversen hacat gedermek : büyük abdest bozmak Hitler : baskıcı Alman lideri niynesin : kim ne yapsın, kimi ilgilendirsin horsa: hırs, kin, öfke, hınç, hışım hakkat/hakket/hakkaten: gerçek, gerçekten, işin aslı Resimdekiler Felek Osman ve Gazamat |