Üçyüz Elliiki Gram...Beş şehir yıkıldı içimde beş şehir yakıldı... Birincisi doğduğum şehir annemin karnında erken bir ağrıydım ben dokuz ay on gün değil sekiz değil Yedi ay üç günlük bir ağrı ölü bir sızı mor bir ağrı üçyüz elliiki gramlık bir parça... Îkincisi Alfebeyi söktüğüm şehir Ali ata bak Ayşe topu tut Veli çok yaşa ilk kızaran elma kesilen fişler yüz kere tekrar edilen çizgiler sağa yatık düşler sola yatık dünler... Üçüncüsü Düşünmeyi öğrendiğim şehir yoz sloganlar attığım Piç bildirgeler dağıttığım prangaların yüreğe değil bileğe takıldığını öğrendiğim ve her iyinin bir kötüye gebe kalışını gördüğüm Kördüğüm... Dördüncü sevgilinin şehri dört mevsim bahar kaldırım taşları hanımelleri... Arşınlanan her sokağın bir hikayeye gebe olduğu Benim bir kadına bir kadının bana değdiği şehir... Beşincisi Şiir yazmayı öğrendiğim şehir Şarap içmeyi Tütün sarmayı Bekar odalarında Pişkin bir yalnızlığın bekaretini sorgulamayı Öğrendiğim şehir... Şimdi bilmem kaçıncı şehrin küflü sadeliğindeyim ve anlıyor insan Doyduğun yerden öte köy yok. |