bu metal soğukluğun üzerine çıkıp düşünmeyeli çok olmuştu insanların yalnız başına oturdukları bankların tam karşısı kimi sigortalı bir işin hayalini kurarken gecikmeli taşeron açıkta kalan ne varsa düşüşün yarım kalıcı fosforlu etkileri de buna dahil gece olunca her yer ıslak olmalı ıssızların kaldırımları masalsı aşklar bebeklerin bezleri çocukların yatakları kadınların saçları adamların elleri eller ıslaklığı siler sert ve şöyle; hepimiz su cambazı kıyak bir komün var edebiliriz
kadın ’bana hükmetmesin adam’ derken istekli bir çukurdur içine çeken turkuaz rengi denizin rip akıntısıdır belki de hay aksi, bunların hiç de zamanı değildi tutamıyorum kendimi bitirmek isterken ayaklarımı basıyorum mop kalıntısı dönmüşdolabın elektriğini kesseler sereserpe yapışır bir kadının çantasındaki anahtarlık pembe bir yüze yırtar karanlığı çığlığı aşk diye anılan köpek havlamalarından korkar da gülümser canavar it iti ısırmaz derler şarampole yuvarlanır heyecanı damağında tıkanmış yüzler ölümdür bu, lütfen demez güle gülelere Allaha ısmarlanan candır yalnız ne bir piyano, ne keman, ne de mızıka tam elleri ortasından yırtarlar insanı
inanıyorsa bir nebze, inanmıyorsa menzil belirsiz fark etmez kalanlar için oradaki gerçek diyalektik yaklaşılır açılır koltuk altları, göğse iki santim kala ’dur, yoksa vururum’ bakışları birincisi dine bağlar, günahtır, perinesi okşanan bir manyaktır kati sosyalist devletten yine de bekler yardımını komünist doğası gereği alır kendisine lazım olanı vendôme paramparça edileceği ana kadar tekrar kimse kararlı olamaz eşya gıdıklanır lütfen der, zerrini kapayın gözlerinden bağlayıp lütfen, açıklanamaz insanın benzeri görülmemiş dürtüsü
ah örtünen kalabalık nefes dahi alsan yeter bugün bir kadın sesi daha deşilir demir saplı bıçakla nasıl olsa bitmeyen öyküler biriktirir melekler sunulurken tanrıya nasıl da üzgündür her biri ’insanlar efendim, insanlar neden böyleler?’ sormayın kaçak bir alıntıdır ya da başka bir öykü konuşmaya merak duygusu kalmamış mottolar ayaklar altında ezilir kimi zaman elleriyle parçalar çocuklar kadınlar adamları dumura uğratır vecizedir, geri dönüş yok eskiye halkın gücün yoktur artık özgürlüğünü montmartre’a taşımaya
bu kalp nasıl unutur reform yapabilmeyi ama mezarlıktır da ayrıca teni kalbinde ayakkabı bağlarıyla sımsıkı pısırık veletler acı çeker neden der kendine, kendi damarları içinde kasılan sıvıya ve çağa matematik dansa kalkar hayatın ortasında tarihle sayılardan nefret etmenin zamanı olmaz toksin dönüşü sürünür çadırların önünde ütülü hırsızlar gelmeyecek bir misafire hazırlanmış sofradır istekler insan anlatabildiği kadar da tanınır sözünün geçtiği yer de ölür umutlarını saklayaşına gülümser yaralarına ağlarken sözde bir jiletle çizilir cam üzerindeki yüzler kıymetli bir bilginin ortasında cehalet sırasında tanışılır aşk olur, ıslanır elleri adamların, kadınların yüzleri çocukların altları tavan araları sokaklar caddeler üzerinde oturulası son kalan çimler
bu metal insanın kıçını üşütür beyin firarda, mikroorganizma florası kaçıktır artık ve söylenen ne varsa hükümsüz söz veriyorum bu kötü niyetlerimi terk etmeye
pardon, rahatsız vereceğim ama oturabilir miyim yanınıza?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
skinchange şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
skinchange şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yüreğine
Sağlık
Saygılarımla...