Büyür Yüreğim Talan EdildikçeYağmur yağmıştı az evvel yıkanmış çocukluğum uzandı gökyüzünden Çivilendi yıldızlar karanlığın penceresine çektim kırmızı çizgili battaniyemi üzerime. Düşler pelerinim sürüklendi ardım sıra gökyüzüne Yeni gülüşler topladım yeniden sarılmak için sevdalara... Sessizliğin öteki kıyısında kendimden ilk dinleyişim değildi bu sesi. Uzun bir tünelin ardından insafsızca gülümsese de güneşin kuyruk izleri Okundu çoğu zaman alnımda baş kaldırmanın güzelliği... Esmer bir hüznün gölgesi ile yer değiştirdi alfabemin adresi Sesli ve sessiz harflerde kırmızı aktı aşk dönüştü yorgun cümlelerde kadavraya Tentürdiyot bastım acısa da yanlışa düştüğüm kavşaklara Bir düşün puslu adımları takıldı pencereme gerdiğim ağa... Unutuluştan sonsuza akan köy çeşmesi gibi veda ettim gözlerimin bitimsiz uykusunda maviye çalan sevdalara... Paslanıyormuş aşklar da meğer taşıyorken boynunda ihaneti. Gitmelere kuruluysa antika saatleri Takılırmış duyarsızlık örselenmiş zamana Uçurumlar açarmış nefeslere görünmeden dönen rüzgarın en hovardası ... Avuçlardan akıp giderken acının oyduğu çizgiler Unutulan elde yıkarmış selamları... Yirmi dört ayar değilmiş çalıntı hayatlarda öyküsel sözcükler. Günün kamburunda yitik bir düşü dokurken acı bir maraton koşarmış aşk kitabı gözlerden geçerken Yetişemediğim geç kalmışlıklar devrilirken bir sevgili gibi tüm yalnızlığı ile koynuma. Sessizliği damıttım yol kavşağı ile yan yana bir öpüşün bitkin tadı karşılığında.. Şiirle bağladım dağılan saçlarımı doldu ruhuma yağan yağmurların aç suları... Boynu bükük yetmezlik en ağır konuğu oldu sevda çiçeğimin Karanlıkları versem de yaylım ateşine uyansam da yamacında umutsuz selamın Açacak boylu poslu içtenliğime seher goncalı taç yaprakları güneşi toplayacak yine ömrümün çiçeklenen dalları... işleyeceğim bir oya gibi hayatımın kenarına nokta nokta boşlukları... Ferda Özsoy |
Bu şiir; Şiirin yüceliğinin ve güzelliğinin kanıtı...
Şiir yaşamdır… Şiir hayattır…