GÖNÜL MEZARLIĞI
İstersen vur boynumu al sana kıldan ince,
Kurban olmuş koç gibi verip gitsem ne yazar? Nasıl bilebilirdim bilemedim ki önce, Üç beş aylık kış gibi sarıp gitsem ne yazar? Ne geceler bekledim bir gün sabah olmadı, Edep deyip sustumda artık sabrım kalmadı, Vuslat treni geçti, fakat siren çalmadı, Kafesinde kuş gibi durup gitsem ne yazar? Sahralara kurulmuş Mecnun rüyası gibi, Yalancı baharların güze riyası gibi, Ferhatın arşenada saklı mirası gibi, Bir yalancı düş gibi kurup gitsem ne yazar? Artık Güneş batıyor çare yok mu ağrıma, O gözlerin kıyamet, cevap vermez çağrıma, Bir ömrün gömüldüğü yaralanmış bağrıma, Ya bir kurşun ya hançer vurup gitsem ne yazar? Seni her görüşümde titresede ellerim, Yırtılan bir yapraktan dökülsede güllerim, Yansam övünmeyecek savruldukça küllerim, Sabır denen taş gibi kırıp gitsem ne yazar? Gönül saraylarında Sultanların tacı ne? Umutlar kırıldıysa sevenlerin suçu ne? Gönül mezarlığında çukurların içine ? Yetim kalan eş gibi girip gitsem ne yazar? Ölürcesine sevmek ibadet nazarında, Göz yaşı dökmem artık oturup mezarında, Üç kuruşa pul gibi satsanda pazarında, Bu canımı leş gibi serip gitsem ne yazar? HARUN YILDIRIM |