Nora'ya iletmesi için bırakılan mektuplar"Gözyaşlarımı öperken En ince yerinden kıran O adama söyle Benim o alevin ellerine uzanan Dudaklarım mühürlendi" Ahh nora Adresini kaybedip gönlümün Kapısına bırakılan Bu kaçıncı mektubu dilimin Bilemezsin Her yangını başlatan bir nazar Körükleyen bir kelime var Anlatılamadığı için susulan Bense Ona duyuramadığım Sesimin incinmişliğini Senin gönlünde yürüteceğim Beni dinle nora! Yokluğumun ertesinde Nasıl sevildiğini anlat ona Bugün yalnız içimi alıp En tenha yerimden Sokağa atıyorum kendimi Günlerden Cuma Ya da Hiç gelmeyen o günün ertesi Ve bir kez daha yüzüme çarpan Nazenin yaz günlerinin Bana açılmayan kapı sesi Bilmem kaç yıllık hayatımdan Sekiz yaz Sekiz kış geçmiş Baharlarımı içime gömdüğüm Ömür denilen bu handa Böyle bir günde başladı nora Ne yüzünü gördüm Ne içlenmelerimin yankısı olan Sesini işittim Yıllarca hafızama beleyip Sessizce uyuttuğum İsmi uyandı ilk göğsümde Hemde çığlık çığlığa Düşüyordum nora Derin bir boşluğun ortasında İtilmişken yokluğa İlk gözleriyle tuttu gönlümün Sahipsizliğini Sesiyle kucaklaşırken ruhum İlk o söyledi özlediğini Ben yalnızca sarıldım Onu sevmekti bu hayattaki tek vukuatım İlk o seviyorum demişti oysa İlk şarkımızı o seçti İlk çaresizliğimizi Beni bırakırken Kurtardığı boşluğun Aynısı olan boşluğa Gözleri nora Gözlerinde kimselerin farkedemediği Ezeli yaralarımı öptüm sessizce Tenimden kırmızı ağıtlar Sürtündü geceye Her gece karanlığımdan öptü Her gece seviştik nora Her gecenin kavuşması pahalı Ve Utanmışlığımızın üzerine örttüğümüz Ar perdemizin her yeri yamalı Söyle ona nora Penceresinin önüne alıştırdığı serçe Susuzluktan ölürken Arka bahçesindeki kuşlara söylediği Yağmur şarkılarının O kurak mahalde İnce ince küflendiğini söyle Her vazgeçtiğimde orada ölmekten Avucunda bir damla su/dan sevgiyle Neden kalmamı istediğini sor ona Ben her defasında ona inanışımın Hesabını soruyorum zaten İçimin serçe kuşlarına Anlatacak çok şey var nora Bir dağın içindeki yangını Bir dağdan başkası bilemez Kelimelerimin sönmüş küllerinin Yalnız senin gönlünde canlandığını biliyorsun Biliyorum ki Canı çıkmış hikayemin Gönül diline çevirisini Ancak sen yaparsın Bu son yaz’ım belki de nora Bana kapısını kapatan son yaz O’ndan sonra hangi mevsime Kapatırım kapılarımı Bilmiyorum Kiraz ağacımın dallarında O kırmızı ses kısılmışsa eğer Bil ki sevdamın kanatlarını Çekerken ölmüştür Bütün susuz serçeler Yokluğumda Ellerini tut nora Anlatırsa beni nasıl sevdiğini sana ’Avucumda saklıyorum’ dediği suya bak Tanırsın nerede olsa nora O avucunda izi kalan Benim gözyaşlarım İşte o an sus nora Gözlerine bak Beni orada göreceksin Yine bir damla içinde Yine susuz "O’nu nasıl sevdiğimi anlat o’na nora" Kimseye seviyormuş gibi yapmasın Beni yaktığı gibi Kimseyi de yakmasın Senin anladığın Benim yaşadığım gibidir nora İçimdeki yangının Aslı Gibidir Sana yetim bir emanet gibi yolladığım Kundağına kurum bulaşmış Bu mektubu iyi sakla nora Bu susarak gözlerine anlattıklarımın Kelimelere dökülmüş halidir Bu senin dostunun Yalnız senin bildiği Ezeli ahvalidir Sevgilerimle Nora’m |
Gözlerine bak...