Zaman/sızımParlak iki ray üzerine uzanmış Deli bir aşk hikayesiydi bu... Geçmişin kuyularından Sevda çıkacağını bilmeden gelen kervanın Aheste adımlarla Yusuf’u ezerek yürüdüğü Zaman Bizim zamanımız değildi belli Ne yazık ki; Deli kısraklar gibi Gönlü çatlatırcasına gelip Soluklanmadan geçip giden de İçinde olduğumuz gün de Rengi de ahengi de Dünya denen o koca istasyonun Tam ortasına kurulmuş Büyük bir tımarhane bence Bizse Sıralı peronlar üzerine sessizce bırakılmış İsimsiz mektuplar gibi Bizi tam ortamızdan biçecek Bir makas darbesinin acısıyla Yaşlanıp gideceğiz kuşkusuz Ve Bizim için vagonlarında umut tasıyan Başka bir zaman da yok Ömrümüzün kıyısından geçecek Biliyorum "O beklenen gün hiç gelmeyecek" Ne güzel olurdu oysa Bir devrin ortasında Nefeslerimizin attığı kementle Dudaklarımızı boğsak Hatta yeniden doğsak Yeni bir zamana Yeniden çocuk olsak Ayrılık konulu sınavlardan muaf Geçmiş cümle acılardan Uzaklaşma cezası alsak Elele tutuşup deli gömleğimizin yakasından Düşüversek tenimizin ateşine keşke Ben alıç kokulu gerdanımdan sunsam İkimizin hikayesini Sen gamzelerinin lisanıyla okusan sinemi "Gönlümüzden gönlümüze geçse aşk katar katar" |
Kutlarım.
Sayğılar.