Toprak Kırıntısı
kendimizden geçtik
yalvarıyordu gece karşı binanın pencereleri yoruldu durup dinledik geçenleri o kaldırımlar apartmanlara dost olmasa idi günler göğsünü gerip anlayabilir miydi bizi küçük ve soylu toprak kırıntısı bizi şu karşı kıyıda yalvaran büyülere ilet yosunların ve rüyamıza yol alan güzel günlerin hatırına öte bir hayal ile avut gözlerimizi bu sonu olmayan bir kavga azalır lekeli boşlukta kuş kanatları dünya ile hissizleşen garip sorgu atma bizi atma kalbindeki derin kuyuya ne kadar terk edildik göz yaşları ve anılarıyla umutları çalınan yolcu üşüyünce ruhları kanadı var olmanın bir aşılmaz suya vardılar günler günleri sordu bulutlara dindirir içimizde severdik sevinci kederlenip sessizce akan viran uyanıp dolmazdı uykularımıza taze eller ağaçlar altında altından salkımlar yaprak yutup yıldızlara dökülmezdi hiç kurudu duran seyrin silsilesi kırlar soğudu alçalan ahına göğün kısa ve anlamsız uzaklıklarda bir sızının deri ürpertisini duyduk. |