Bir Milyon Ve Bir Yıl OlduBir milyon ve bir yıl oldu Buradaki tren istasyonu kalktığından bu yana Bir düşler ülkesi kurdum Uzak kıyılara gitmeyi bekleyen çocukluğuma Madem ki tanrı bile terketti bizi Tarihi sorgulamak çocukluğuma düştü Kendimi iki sınır arasına dikeceğim Köklerim çelişkilerle büyürken Orta yaşımda gelip ona biraz su vereceğim Bir rivayet Cennetin kapısından kovulanlar öyküsü Bir çekirge sürüsü Sermiş çulunu şarampola Tanrının unutkanlığına güveniyor Her yanımız çamur Nuh cebindeki tufanları besliyor Yağan yağmurlarla Artık tren geçmez buradan Şehirde ölüm sessizliği Baykuşların kulağına kaçtığı zaman Ağaçların gölgesinde sadece kara yüzlü bir karanlık gezinir Anıları olmayan bir güruh işler cinayetleri “Mademki bir kere yaşıyoruz Adam gibi yaşayalım öyleyse” Kelimeler avuçlarımı kanatıyor Kimse görmüyor Oysa çakalların uluması en çok anneleri üzüyor Üzerim bir avuç beton Artık tren geçmez buradan Eğrilmiş bir yolun çizgisine düştüm Henüz yazılamamış bir öykü kadar uzağım sana Duvarlardan dökülen boyalar sararıyor ömrüme Artık tren geçmez buradan Bir ihtimal Ferhat’ın deldiği kayaların arasından bir su gelir Teneke kutulara diktiğimiz çiçeklere Su vermeyi unutma |